DOLAR
40,8973
EURO
47,8575
ALTIN
4.381,91
BIST
10.870,57
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
28°C
İstanbul
28°C
Parçalı Bulutlu
Pazartesi Parçalı Bulutlu
29°C
Salı Parçalı Bulutlu
29°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
29°C
Perşembe Açık
32°C

Marmara Depremi’nin 26. yılında çarpıcı uyarı: En büyük tehlikeyi açıkladılar

Marmara Depremi’nin 26. yılında yapılan uyarı: En büyük tehlike bugün açıklandı, hazırlıklı olun ve riskleri anlayın.

Marmara Depremi’nin 26. yılında çarpıcı uyarı: En büyük tehlikeyi açıkladılar
17.08.2025 13:08
A+
A-

Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde 17 Ağustos 1999’da meydana gelen Marmara Depremi’nin üzerinden 26 yıl geçti. Resmi rakamlara göre 17 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği, on binlerce kişinin yaralandığı ve yüz binlerce kişinin evsiz kaldığı bu felaket, uzun bir hafıza ve derin yaralar bıraktı. Gece üçte başlayan ve yaklaşık 45 saniye süren deprem, başta Kocaeli, Sakarya, Yalova ve İstanbul olmak üzere geniş bir coğrafyada yıkıma yol açtı.

Depremin ardından uzmanlar, bugüne kadar atılan tedbirleri ve afet bilincinin toplumda oluşturulmasının önemini AA muhabirine değerlendirdi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nurcan Meral Özel, deprem bilincinin 1999 sonrası belirgin biçimde yükseldiğini vurguladı. Yapısal güçlendirme, yapı denetimi, deprem imar planları ve afet bilinci çalışmalarının genişlediğini söyledi.

Özel’e göre yapısal güçlendirme ve yapı denetimi konusunda kamu binaları ile ulaştırma yapılarında kapsamlı çalışmalar yapıldı. Kentsel Dönüşüm Yasası devreye alındı, 2001 yılında çıkan yapı denetimi kanunu ile denetim kurumlarının yetkilendirilmesi, şantiye şefleri ve teknik sorumlu eleman zorunluluğu gibi düzenlemeler hayata geçirildi. Ayrıca eğitim alanında üniversitelerde Acil Yardım ve Afet Yönetimi programları açıldı; ilköğretim ve ortaöğretim müfredatlarına Afet Bilinci ve Deprem Eğitimi dersleri ya da etkinlikleri eklendi. Tatbikatlar zorunlu hâle geldi, Deprem Haftası etkinlikleri ve bilinçlendirme günleri düzenlenmeye başlandı. Kitap ve materyaller güncellendi; deprem sırasında yapılacak davranışlar, güvenli alanlar ve afet çantası hazırlama gibi konular müfredata alındı.

Risk transferi alanında 2000 yılında DASK’ın kurulması, 2011’de hazırlanan raporların AFAD tarafından Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı olarak yürürlüğe konulması da önemli adımlar olarak kaydedildi. Ancak Türkiye genelinde yapı stokunun büyük kısmının 2000 öncesinde inşa edilmiş olması nedeniyle deprem güvenliğinin yetersiz olduğu ve denetim sisteminin etkisiz kaldığı ortaya kondu. Özel, deprem güvensiz yapıları terk etmek ve dönüştürmek için kısa vadede ekonomik imkanların kısıtlı olduğuna dikkat çekti ve toplumsal hazırlığın henüz sağlanamadığını ifade etti.

Marmara’da 7.5 büyüklüğündeki deprem riski sürüyor KRDAE tarafından Marmara Denizi içindeki fay segmentlerinin önemli bir deprem potansiyeli taşıdığına işaret eden Özel, bu segmentlerdeki elastik enerjinin büyük bir kısmının 7-7.5 büyüklüğünde bir deprem için yeterli olduğunu söyledi. Deniz tabanında kurulu sismometre ağımızla bölgedeki sismik aktiviteyi yüksek çözünürlükte izleyebildiğimizi belirtti. Bu kayıtlar, karasal istasyonların algılayamayacağı mikrodeprem aktivitesiyle Marmara Fayı’nın deformasyon özelliklerini ortaya koyuyor.

Faylar kilitlenmiş durumda Mevcut veriler, ana fay hattının kilitli ve sürüklenen segmentlerden oluştuğunu gösteriyor. Adalar segmentinin sığ derinliklerde önemli ölçüde kilitli olduğu, Orta Marmara havzasının doğu kesiminde kısmi sürüklenme görüldüğü belirtildi. 1912 Ganos ile 1999 İzmit depremlerinden sonra kalan yaklaşık 120 kilometrelik sismik boşluk ise hâlâ kırılmamış durumda. 23 Nisan 2025’te Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin Marmara fayının Kumburgaz segmentinin batı kısmında gerçekleştiğini ve yaklaşık 15-20 kilometre uzunluğunda bir fay parçasının kırıldığını belirten Özel, kırılan alanın yaklaşık 15 km x 9.5 km boyutlarında olduğunu ve yer değiştirme miktarının yaklaşık 30 santimetre olduğunu aktardı. Bu olay, segmentin yalnızca sınırlı bir bölümünü etkiledi; kalan kilitli kesimler gerilme biriktirmeye devam ediyor. Bu deprem, bölgesel deprem tehlikesini ortadan kaldırmıyor, aksine riskin devam ettiğini gösteriyor.

2025 çalışmaları 2025 yılında yayımlanan çalışmalarda ana Marmara fayı üzerinde 87 adet 3 boyutlu dinamik deprem kırılma senaryosu üretildi. Bu senaryolar, Kumburgaz Havzası doğusu ile Adalar segmentlerinin kırılmasının muhtemel olduğunu ortaya koyuyor; ancak düşük kilitlenme oranı ve geçmiş kırılmalar nedeniyle beklenen depremin moment büyüklüğünün 7.4’ü aşmayabileceği ifade edildi.

En büyük tehdit eski binalar Bilim insanları Marmara’da en geniş etki alanına sahip olası senaryonun Kumburgaz’ın doğusu ve Adalar segmentlerinin aynı anda kırılmasıyla oluşacak yaklaşık 7.3–7.4 büyüklüğünde bir deprem olduğunu işaret ediyor. İstanbul ve çevresindeki mevcut yapı stokuna dair tespitler, çoğunluğun deprem yönetmeliklerinin eski versiyonlarına göre inşa edildiğini ve güçlendirme çalışmalarının sınırlı kaldığını gösteriyor. Yeni binalar yönetmeliklere uygun olsa da kent genelinde yoğunluk ve eski yapı stokuyla hazırlığın yeterli olmadığı vurgulanıyor.

Afete karşı alınması gereken adımlar Özel, bireysel olarak afet planı yapılması, yaşanılan binanın risk durumunun bilinmesi ve toplumsal olarak riskli yapıların tespiti ile güçlendirilmesine destek olunması gerektiğini belirtti. Ayrıca afet tatbikatlarına katılım, bilinçlendirme çalışmalarına aktif katkı ve kent planlaması açısından mahalle bazlı tahliye yolları ile toplanma alanlarının belirlenmesi ve altyapının güçlendirilmesinin önemli olduğunu ifade etti.

Kişisel inisiyatifin önemi Jeoloji Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Okan Tüysüz, deprem gerçeğinin halk üzerinde 17 Ağustos sonrasında daha kuvvetli bir yankı bulduğunu söyledi. 1939, 1942, 1943, 1957 ve 1967’nin deprem haberlerini hatırlatan Tüysüz, 17 Ağustos sonrası iletişimin artmasıyla bu felaketin milat olduğunun konuşulduğunu belirtti. Sındırgı depreminde bile can kaybının az olmasına rağmen yüzlerce yapının ağır hasar gördüğünü hatırlatan Tüysüz, yapı kalitesinin deprem için hazır olmadığını vurguladı.

Toplumsal direnç ve bireysel hazırlık Afet anında arama-kurtarma çalışmalarında ileri bir noktaya gelindiğini söyleyen Tüysüz, yara almama amacıyla daha fazlasını yapmamız gerektiğini belirtti. Kişisel düzeyde yapılması gerekenler arasında aile için afet eğitiminin alınması, afet planının hazırlanması, eşyaların duvarlara sabitlenmesi, yatakların camlardan uzakta konulması ve sobaların güvenli şekilde kurulması gibi önlemler bulunuyor. Bu adımların atılmasıyla gelecekte daha dirençli bir toplum oluşabileceğini ifade etti.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.