Marmara Denizi’nde ileri arıtma ve çevresel çabaların güncel durumu, sürdürülebilirlik ve gelecek vizyonu hakkında detaylı bilgiler.
Son dönemde ileri arıtmaya dönüşümde kaydedilen artış sadece %0.7 seviyesinde kaldı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ÇED İzleme ve Çevre Denetimi Dairesi Başkanı Barış Ecevit Akgün, Marmara Denizi kıyısındaki 7 ilde toplam 480 tesise yönelik kapsamlı denetimlerin başlatıldığını açıkladı. Bu denetimlerde, sorumluluğunu yerine getirmeyen tesislere çeşitli yaptırımlar uygulanacak, hatta kapatılma gibi ciddi adımlar da söz konusu olabilecek.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Marmara Denizi’ni müsilajdan arındırmak ve ekolojik dengesini korumak amacıyla önemli çalışmalar yürütüyor. 2021 yılında ortaya çıkan müsilajın ardından, 6 Haziran 2021’de, Bakanlık koordinasyonunda 22 maddelik kapsamlı Marmara Denizi Eylem Planı kamuoyuyla paylaşıldı. Bu plan, deniz ekosistemini koruma ve sürdürülebilirliği sağlama yönünde önemli bir adım oldu.
Plan kapsamında, Marmara Denizi Havzası’nın çevresel durumu iyileştirilmesi amacıyla 2021-2024 dönemi için 134 alt eylemden oluşan Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı uygulamaya kondu. Bu çerçevede, izleme noktası sayısı 91’den 150’ye çıkarıldı ve Denizlerde Bütünleşik Kirlilik İzleme Programı (DEN-İZ) kapsamında toplam izleme istasyonu sayısı 428’e ulaştı. Ayrıca, Türkiye Çevre Ajansı tarafından gemi kaynaklı deniz kirliliğinin önlenmesine yönelik çeşitli çalışmalar yürütülüyor. Bakanlık merkezli Sürekli İzleme Merkezi, bölgedeki 69 kentsel, 16 endüstriyel ve 18 OSB atık su arıtma tesisi ile 24 sanayi tesisine ait soğutma suyu deşarj noktalarını anlık olarak takip ediyor.
En kritik maddelerden biri de, müsilaj oluşumunu engellemek adına atık su arıtma tesislerinin ileri biyolojik arıtma sistemine geçirilmesi zorunluluğu. Bu doğrultuda, bölgede bulunan belediyelerin bu dönüşümü tamamlaması amacıyla verilen süre 15 Haziran 2025’te sona erdi. Ancak, halen yapılan değerlendirmeler ve raporlar, tesislerin dönüşüm oranının istenilen seviyeye ulaşmadığını gösteriyor.
2021 yılından itibaren toplam 169 iş planı sunulmuş olsa da, bunlardan sadece 42’si tamamlandı. Bu gelişmelerle birlikte, Marmara Bölgesi’nde ileri biyolojik arıtma oranı 2021’de %51 iken, günümüzde bu oran %51,7’ye çıktı. Bu da, ileri arıtma dönüşümündeki artışın sadece %0.7 seviyesinde kalması anlamına geliyor, ki bu oran oldukça yetersiz bulunuyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 23 Haziran itibarıyla Marmara Denizi kıyısındaki 7 ilde toplam 480 tesisi eş zamanlı olarak denetliyor. Denetimlerde, mevcut atık su arıtma tesislerinin ileri seviye atık su arıtma sistemine geçip geçmediği, bölgedeki tüm atık kaynaklarının standartlara uygun faaliyet gösterip göstermediği detaylıca kontrol ediliyor. Akgün, bu denetimlerde 50 denetim ekibi ve 24 yetkili laboratuvarın aktif rol aldığını belirtti. Denetimler sonucunda, standartları sağlamayan tesislere toplamda 668 bin 677 TL’lik idari ceza ve diğer yaptırımlar uygulanacak, hatta gerekirse faaliyetleri durdurulabilecek.
İleri arıtma yapılmadığı takdirde, Marmara Denizi’nde azot ve fosfor yükü yüksek seviyelerde kalmaya devam ediyor. Akgün, çözülmüş oksijen seviyelerinin yer yer 20-30 metre derinlikte ciddi derecede düştüğüne dikkat çekti. Bakanlığın geliştirdiği Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi ve dijital ikiz projeleri sayesinde, azot ve fosfor yüklerini %50 oranında azaltırsak, deniz ekosisteminin 4-6 yıl içinde kendini yenileyeceği öngörülüyor. Bu nedenle, ileri atık su arıtma tesislerine geçmek ve yasal zorunlulukları yerine getirmek, hem ekolojik hem de yasal açıdan büyük önem taşıyor.
2021’den itibaren, Marmara Denizi koruma çalışmalarında toplam 274 bin 885 işletme ve deniz aracı denetlendi. Bu denetimler sonucunda, 2 bin 922 işletme ve deniz aracına toplam 1 milyar 855 milyon 643 bin TL tutarında idari ceza uygulandı. Ayrıca, 268 işletmenin faaliyetleri durduruldu. Bu önlemler ve yaptırımlar, deniz kirliliğinin azaltılmasında önemli bir caydırıcı güç oluşturuyor.