Mamagama ile Tınık Yolculuk: Azeri grubunun evrensel arayışı ve sözlerin gücüyle dinleyeni büyüleyen bir keşif yolculuğu.

Esra Kara ile Mamagama’nın kısa sürede yayılan enerjisi ve sahnelerde bıraktığı etkiyi konuşurken, grubun kurucularından Arif Imanov, Safael Mishiyev, Hasan Heyder ve Roman Zilyanev’le kurdukları müzikal yolun izlerini sürüyoruz. Bu ekip, elektronik ve alternatif sesleriyle dikkat çekerken, güçlü sözleriyle de öne çıkıyor. Eurovision sahnesinde sergiledikleri performansın bu yükselişte payı büyük.
Grubun solisti Safael Mishiyev’e yönelttiğimiz sorular, kökleri modern bir bakışla birleştiren bir yaklaşımı nasıl benimsediklerini ve bu sentezin gelecek nesil sanatçılar için nasıl bir model olabileceğini sorguluyor.
Bizim için salaş bir anı olmadı; müziğe dair vizyon, kültürel öğelerin kendi içinde armonik bir şekilde nasıl taşıyabileceğini gösteriyor. En başta, farklı türleri bir araya getirmenin evrensel bir dil yaratması gerekliliğini vurguluyorlar. “Evrensel olabilmek için her tür müziği bilmek ve yapabilmek gerekir” diyen bir bakış açısı, yalnızca tek bir stile bağlı kalmamanın önemini hatırlatıyor.
International festivallerde gördükleri ilginin kaynaklarını ise geniş bir kültürel yelpazeye bağlayan Mamagama, özellikle Arnavutça indie gibi dillerin ve farklı müzik geleneklerinin kendilerine olan etkisini içtenlikle paylaşıyorlar. Geleceğin hatırlanışında ise tür sınırlamalarının ötesinde, bir müziğin kendi kimliğini koruyarak nasıl evrenselleşebileceğini göstermek istediklerini belirtiyorlar.
Şu anda önlerinde duran önemli bir soru: Batıya ve doğuya ait tınıları tek bir çatı altında buluşturarak, hangi anlatımlarla dinleyicinin kalbine dokunabilirler? Bu yaklaşımın, 20. yüzyıl sanatçılarıyla kurduğu ilişki üzerinden bugün nasıl değerlendirileceğini de ele alıyorlar.
Türk müziği konusunda ise Bakü’de yaşamaları nedeniyle sınırlı bir aşinalıkları olduğundan bahsediyorlar. Barış Manço ve Fazıl Say gibi isimlere duydukları hayranlık, ilerleyen dönemlerde Türk müziğini daha yakından tanımak için onları heyecanlandırıyor. İstanbul’daki konser umutlarını paylaşırken, Türk müziğini daha derinlemesine keşfetme arzusunu da dile getiriyorlar.
Gelecek projeler konusunda ise Evrim Teorisi’nin onlarda uyandırdığı merak, yeni bir şarkı fikrine dönüşüyor: Bir erkeğin inmek istemediği, dişinin ise ona cesur bir adım atması için baskı kurduğu, “son ağaç” temalı bir parça. Bu parça, evlilik ve toplumsal ilişkiler gibi konuları zarif ve parlak bir melodiyle bir araya getirerek, güçlü bir sosyal mesaj taşıyacak şekilde tasarlanıyor. Şarkının gelecek yıl veya daha erken bir zamanda çıkması planlanıyor.