Kronik hafıza kaybıyla yaşanan bir genç: Riley Horner’ın travmatik beyin hasarı vakası ve nörorehabilitasyon yolculuğu hakkında derinlemesine bir bakış.
Bir lise öğrencisi olan Riley Horner’in yaşamı, 11 Haziran 2019 günü okul balosundaki beklenmedik bir olayla sarsıldı. Sahnede bir arkadaşının yüksekten düşen adımlarıyla başına aldığı darbe, ağır bir beyin sarsıntısına yol açtı ve hastanede taburcu edilse bile durumunda ilk günlerden itibaren belirgin değişimler görüldü. Ertesi günlerde yaşanan hızlı kötüleşme, hafızasının 45 dakika aralıklarla silinmeye başlamasına ve bu sürenin zamanla iki saate kadar uzamasına neden oldu. Ailesi, yıllardır süren tetkiklerin ardından hâlâ net bir çare bulamamıştı.
2 saatlik periyotlarla 11 Haziran’a dönen Riley’nin durumu, notlar olmadan geçmişe dönük bir anı biriktirememe sorununu da beraberinde getirdi. Ailesi, kızlarının hafızasını yeniden inşa etmek için farklı tedavi merkezlerini denedi ve uzun süren bir yolculuk başladı. Sonuçta yapılan tetkikler, Riley’ye Travmatik Beyin Hasarı (TBI) teşhisi konmasına yol açtı ve bu hasar yalnızca hafızayı değil dikkatini, olayları sıralama yetisini ve geleceğe dair umutlarını da olumsuz etkiledi.
Utah’ta özel bir rehabilitasyon merkezinde devam eden tedavinin ardından Riley artık yeni anılar oluşturabiliyor. Ancak altı aylık bir süre zarfında kazayla tedavinin arasındaki boşluk hâlâ karanlık bir aralık olarak zihninde duruyor ve nöbetler sürmeye devam ediyor. Hemşirelik stajına başlayacağını duyuran Riley’nin yaşadığı süreç, hafıza kaybına rağmen mesleğine olan bağlılığını da ortaya koyuyor.
Uzmanlar, travmatik beyin hasarlarının hafıza ile sınırlı kalmayıp dikkat, olayları başkalaşma ve bilişsel süreçlerde bozulmalara yol açabileceğini belirtiyor. Dünya genelinde her yıl milyonlarca kişinin TBI nedeniyle acil servise başvurduğunu söyleyen Prof. Dr. Engin Çakar, bu tür vakalarda hafıza kaybının kalıcı olabileceğini vurguluyor. Hipokampus ve medial temporal ağlarının hasarı, yeni anıların kaydedilmesini engelleyebiliyor ve bu durum travmadan sonra beyin fonksiyonlarının yeniden toparlanmasını zorlaştırıyor.
Hafızanın yeniden yapılandırılması konusunda yapılan ileri görüntüleme, bazı durumda standart MR ve BT taramalarında görünmeyen mikroyapısal hasarları ortaya koyabilir. Bu nedenle, tedavide daha gelişmiş görüntüleme teknikleri ve özel nörolojik testler gündeme gelebiliyor. Prof. Çakar, erken başlanan nöro-rehabilitasyon programlarının bilişsel, fiziksel ve günlük yaşam becerilerini yeniden kazandırmada kilit rol oynadığını belirtiyor. Erken müdahale, işlevselliğin geri kazanılması ve kalıcı hasarın minimize edilmesi açısından büyük önem taşıyor.
Ailelere düşen sorumluluk ise yönlendirme ve karar sürecinde yakından destek olmak. Merkez seçiminde teknoloji altyapısı, uzman kadro ve rehabilitasyon imkanları gibi kriterler dikkatle değerlendirilmelidir. Yürüme robotları, el-kol robotları ve sanal gerçeklik tabanlı cihazlar gibi ileri teknolojiler, hastaların hareket kabiliyetini artırmada ve motivasyonu yükseltmede etkili rol oynayabilir.
“Bir beyin yaralanmasının iyileşme potansiyeli, yaşa, hasarın şiddetine ve etkilenen beyin bölgelerine bağlı olarak değişir,” diyor Prof. Çakar. Genç yaş, nöroplastisite sayesinde iyileşme için daha umut verici bir zemin sunabilir. Rehabilitasyon programları ve günlük yaşamda hatırlatıcıların kullanımı, kaybedilen anıları telafi etmeye yardımcı olabilir.
Riley Horner vakası, hafıza boşluklarının tamamen küçültülemeyebileceğini ancak rehabilitasyonla bazı yeniden kazanımların mümkün olabileceğini gösteriyor. Beynin anıları kaydetme süreçlerinin zorlu bir denge içinde çalıştığını anlamak, travmalar sonrası destek sürecinin nasıl yönlendirilmesi gerektiğini de aydınlatıyor.