Kökleri dışarda değil: Emek ve adalet üzerine yeni bir perspektif – emek değerinin altını çizen, adil bir toplum için derin bir bakış.

Türkiye’nin emek örgütleriyle kurduğu yakın dayanışmayı ve adaletin işçiyle işveren arasındaki dengeyle güç topladığını hatırlatan bir konuşma olarak özetlenen bu metin, köklü değerleri dışardan dayatılan ideolojilere teslim etmeme çağrısı yapıyor. Emek, alın teri ve haklar için verilen mücadelede sendikaların varlığı, üretim ve hizmetlerin sürdürülebilirliği açısından sürdürücü bir güç olarak vurgulanıyor.
Çalışma barışını hem tarafların karşılıklı saygısı hem de adaletli davranışlarla sağlamanın önemi, emek ile sermayenin çatışmadan çok uyum içinde ilerlemesini sağlayan temel bir ilke olarak sunuluyor. Haksızlığa, zorbalığa ve emek istismarına karşı çıkmanın da aynı erdemle değerlendirildiği şu ifadelerle, patronlar ve sermaye sahipleriyle mücadele etmeye yönelik bir çağrı öne çıkıyor.
Saldırılara karşı birliktelik ve milletle bütünleşen sendikacılığın tarihi bir ilki başardığı belirtilerek, demokrasiye ve milli iradeye olan bağlılık vurgulanıyor. Darbecilere, vesayetçilere ve çeşitli tehditlere karşı omuz omuza duran Hak-İş ailesinin rolü övülüyor; milletin ve işçinin haklarını savunan bir çizgi olarak öne çıkarılıyor.
Enflasyonla mücadele ve mali dengelerin tek haneli hedefe ulaşması için kararlı adımların atılacağı ifade ediliyor. Geleceğe dönük güven, bu hedeflere sabır ve kararlılıkla ilerleyecek güçte olduğuna dair bir inançla destekleniyor.
İşçilikten gelen bir Cumhurbaşkanı olarak, iş güvenliği, ekmek tagı ve çocukların geçimini sağlama gibi temel konular üzerinde kamu kurumlarıyla işbirliğinin sürdüğü bir yaklaşım sergileniyor. Sendikalı olma hakkının genişletilmesi, 1 Mayıs’ın resmi tatil olarak tanınması ve emekçilere yönelik dayanışmanın pekiştirilmesi gibi adımlar, toplumsal barışın yapı taşları olarak dile getiriliyor.