Kırılma noktaları ve COP30 öncesi küresel iklim uyanışı: yenilenebilir gelecek için şimdi harekete geçin, farkındalık ve çözümlerle ilham verin.
Geçtiğimiz hafta yayımlanan rapor, Kasım ayında Brezilya’da düzenlenecek COP30 öncesinde uluslararası bir bilim heyetinin çalışmasıyla şekillendi ve dünyamızın iklim krizi konusunda alarm verdiğini ortaya koydu. Küresel Kırılma Noktaları Raporu 2025, sıcak su mercan resiflerinin artık geri dönüşsüz bir çöküşe yaklaştığını gösterirken, gezegenimizin tarihinde ilk kez büyük bir kırılma noktasını deneyimlediğini belirtiyor.
İklim sisteminin kritik eşiklerini göstermesi bakımından kutup buzullarının erimesi, Amazon Yağmur Ormanları’nın kaybı ve okyanus akıntılarının durması gibi süreçler öne çıkıyor. Bu eşikler aşıldığında, iklim kendi kendini besleyen ve kontrolsüz bir değişime sürüklenen bir zincirleme reaksiyona kapı aralıyor. Ancak rapor aynı zamanda olumlu kırılma noktalarına da işaret ediyor; başta yenilenebilir enerji kaynaklarının yükselişi geliyor. Bu gelişmeler, gezegenimizin yeni bir iklim gerçekliğine doğru ilerlediğini gösteriyor ve 2015 Paris Anlaşması’ndaki 1.5 derece hedefinin karşı karşıya kaldığı bir döneme işaret ediyor.
Bir milyardan fazla insanın geçim kaynağı tehdit altında Sıcak su mercan resifleri, deniz yaşamının dörtte birine ev sahipliği yapıyor; kesin rakamlar değişse de küresel ölçekte bir milyardan fazla insan bu ekosistemlere bağlı geçimini sürdürüyor. Yıllardır artan deniz suyu sıcaklıkları mercanları vuruyor ve 2023’te kaydedilen aşırı deniz sıcaklığı, bu etkileri daha da derinleştirdi. Rapor, mercan resiflerinin yaygın biçimde yok olmasının neredeyse kesinleştiğini belirtiyor; bazı bölgeler için küçük sığınaklar korunabilir olsa da genel ekosistem çökmüş görünümde. Böylece ilk büyük eşik konusundaki endişeler daha netleşiyor.
Smith, “Geçen yılki deniz sıcaklığı dalgası, dünya üzerindeki sıcak su mercanlarının yüzde 80’ini etkiledi ve tarihteki en şiddetli olaylardan birine yol açtı. Artık kırılma noktalarından söz etmekten ziyade, bunların süreçlerin bir parçası olduğuna şahit oluyoruz,” şeklinde durumu özetliyor. Karayip mercanları ise özel bir saha olarak öne çıkıyor; aşırı hava olayları, yoğun avlanma ve kirlilik bu bölgede çöküşü hızlandırıyor. Uzmanlar, Karayipler dışındaki tüm sıcak su mercanlarının da benzer tehditlerle karşı karşıya olduğunda birleşiyorlar. Çözüm olarak atık su arıtımını iyileştirmek, koruma alanlarını artırmak ve aşırı avlanmayı durdurmak önemli adımlar olarak vurgulanıyor.
Yeni yönetim modelleri şart Rapora göre mevcut politikaların bu tür krizlerle başa çıkmada yetersiz kaldığı, kırılma noktalarını önlemenin yalnızca karbon salımını azaltmaya bağlı olmadığı ifade ediliyor. Karbon giderme teknolojilerinde de kayda değer ilerlemeler gerekliliği, krizin etkilerini hafifletmek için kritik bir unsur olarak görülüyor. Doğa için de milyarlarca insan için de “geri dönüşü olmayan” bir eşiğe doğru ilerlediğimiz bu dönemde, mercan resiflerinin çöküşü yalnızca ekolojik değil, ekonomik ve sosyal sonuçlar doğuruyor. Buna rağmen, karbon emisyonlarının azaltılması ve yenilenebilir enerji alanında atılan kararlı adımlar, krize karşı umut taşıyor. Bu umut, küresel eylemin hızla hayata geçirilebilmesiyle gerçeğe dönüşebilir.