Katar ziyareti sonrası Erdoğan’ın bölgesel vizyonu ve güncel mesajları: istikrar, ekonomi ve dış politika odaklı değerlendirme.
Katar’a ilişkin temaslarımızın ardından ülke içine yönelen önemli mesajlar tekrar gündeme geldi. Katılan devlet ve hükümet liderlerinin katılımıyla gerçekleştirilen olağanüstü zirve, İslam dünyasının ortak duruşunu ve Katar’la olan dayanışmayı net biçimde ortaya koydu. Türkiye olarak, kardeş Katar’ın ve Filistin halkının yanında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.
İsrail’in Gazze, Suriye ve çevresinde sürdürdüğü operasyonlar, uluslararası hukukun ağır bir ihlali olarak değerlendiriliyor. Diplomatik kanallar aracılığıyla, gerek barış gerekse insani yardım süreçlerinde hayata geçirilecek tüm adımlar, bağımsız ve barış yanlısı bir ülkenin egemenliğine yönelik açık bir meydan okumadır. Bu hususta Türkiye’nin duruşu, dayanışma ve haklılık temelinde net bir ifadedir.
Zirvede bildiride yer alan ve İsrail’in saldırganlığına karşı ortak tavrımız olarak kayda geçen ifadeler, Filistin’e yönelik insanlık dışı eylemlerin son bulması gerektiğini hatırlatıyor. Türkiye, İsrail-Doğu Akdeniz siyaseti ve bölgesel güvenlik için gerekli olan ek tedbirleri değerlendirme sürecinde aktif bir rol oynamaya devam edecektir. Diplomatik ve iktisadi ilişkilerin gözden geçirilmesi dahil olmak üzere alacağımız kararlar, barış ve istikrar hedefleriyle uyumlu olarak yürütülecektir.
GÜNDEMDEKİ KONULAR başlığı altında toplanan konuşmalar, Filistin halkının haklarını savunma sorumluluğunu öne çıkarırken, BM, güvenlik ve insan hakları ekseninde daha kapsayıcı bir yaklaşımın gerekliliğini hatırlatıyor. Türkiye, bu süreçte iki devletli çözüm vizyonunu savunmaya ve uluslararası arenada Filistin davasını güçlü bir şekilde temsil etmeye devam edecektir.
Netanyahu’nun ideolojik duruşu ve bölgesel güvenlik konularında karşılaşılan meydan okumalar konusunda ise duruşumuz, din ve inançlar arasında ayrım yapan yaklaşımın reddedilmesi gerektiğini tekrar ediyor. İsrail’in eylemlerinin Müsvedde olarak geçen kimliklerden bağımsız olarak ele alınması, barışa giden yolda en kritik adımlardan biridir.
Terörle mücadelede kararlı ilerleyiş kapsamında, “Terörsüz Türkiye” hedefinin güvenlik ve toplumsal dayanışmayı pekiştirdiğini belirtmek gerekir. Bu süreç, bir yandan güvenlik mimarisini güçlendirirken, diğer yandan toplumsal birlik ve beraberliği derinleştirmeyi amaçlar. Bu doğrultuda sahadaki çalışmalar yakından izlenmekte ve gereken her adım atılmaktadır.
Suriye ve bölgesel barış konularında ise ortak hedef, kalıcı barışın tesis edilmesi ve tüm tarafların güvenliğinin sağlanmasıdır. Şam yönetimiyle kurulan diyalog ve SDG ile entegrasyon süreçleri, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve istikrarı için kritik bir eşik olarak görülüyor. Provokasyonlara karşı dikkatli duruş sergilenmesi gerektiğini vurguluyoruz.
KKTC ile ilgili açıklamalarda, kuzeydeki kardeş halkın hak ve menfaatlerini korumanın Türkiye’nin uluslararası hukuk temelindeki garantörlük rolünün bir parçası olduğuna dikkat çekiyoruz. Bu konudaki yaklaşım, Doğu Akdeniz’deki deniz hakları ve güvenlik dengelerinin korunmasına yöneliktir.
Libya’da siyasi süreç ve uluslararası işbirliği teması, önceki ve mevcut aktörler arasındaki diyalogun ilerletilmesi gerektiğini gösteriyor. Bütün tarafların egemenliğine ve ülke bütünlüğüne saygı göstererek, adil ve güvenilir seçimlere giden yolun açık tutulması önceliğimizdir. Bingazi ile Trablus arasındaki işbirliği bağları, bu sürecin başarısı için önemlidir.
Kamuoyundaki bazı sorular arasında, Katar’a ziyaretteki gelişmelerin Türkiye’ye yönelik politikaların yönünü nasıl şekillendireceği ve iç politikadaki süreçlerin bu bölgesel dinamiklerle nasıl etkileşeceği yer alıyor. Yargı ve adalet mekanizmalarının bağımsızlığı korunarak, siyasi süreçlerin demokratik ve şeffaf bir şekilde işlemesi için gerekli adımlar atılacaktır.
Alevi vatandaşlar ve toplumsal barış odaklı açıklamalarda, Alevi vatandaşlarımıza yönelik ayrımcı söylemlerin asla kabul edilmeyeceğini ve Anayasa tarafından güvence altına alınan eşit haklar perspektifinin korunacağını bir kez daha vurguluyoruz. Toplumun her kesimiyle uyum içinde ilerlemek temel hedefimizdir.
İç politikadaki değerlendirmeler doğrultusunda, partiye katılımların gelecek dönemde de sürmesi öngörülüyor. Muhalefetin iç dinamiklerindeki çatlaklar ve güven eksikliği, AK Parti’nin istikrarlı ve kararlı yaklaşımıyla dengeleniyor. Sokağa çağrılar ve provokatif söylemlere karşı, hukukun üstünlüğü ve güvenlik güçlerinin yetkileriyle hareket edilmektedir.
Yeni konut projeleri ve sosyal konut hedefleri kapsamında, önümüzdeki aylarda açıklanacak olan adımlar, dar gelirli vatandaşların konut sahibi olmasına odaklanacaktır. TOKİ ve ilgili bakanlıklar, ülke genelinde kapsamlı planlar üzerinde çalışmakta ve süreci şeffaf biçimde halka sunmayı hedeflemektedir.