Kahveyi tehdit eden endüstriyel deterjan riskini keşfedin: Yanlışlıkla karışan kimyasallar ve güvenlik ipuçlarıyla kahve deneyiminizi koruyun.

Arkadaşlarıyla kahve molası için iş yerine yakın kafeye oturan Ayben, sipariş ettiği Türk kahvesinin ilk yudumunda alışılmadık bir şey fark etti. Kahve, suyunu almadığı için köpürmüyor ve kokusuyla durumu anlamak için tek seçenek burnunu kullanmak oldu. O an kahvenin içinde bulunan deterjanın, endüstriyel türdeki bir temizleyiciyle karışmış olmasıydı; su yerine bu kimyasalın kullanılması, kahvenin tadını bozdu ve sağlık açısından ciddi riskler doğurdu. Üstelik bu deterjanın kendiliğinden belirgin bir köpürme göstermediği için fark etmek daha da güçleşmişti.
Bu olayın ardındaki gerçekleri aydınlatmak için İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Burak Korkmaz, Gıda Mühendisi Merve Atınç Saral ve İstanbul Medipol Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ozan Emre Eyupoğlu ile görüşüldü. Deterjanlarla ilgili merak edilenler, Milliyet.com.tr üzerinden paylaşıldı.
İlaçlamada kullanılan kimyasalların güvenlik önlemleri Uzmanlar, kimyasal maddelerin rastgele kullanıma uygun olmadığını vurguluyor. Böcek ailesinin yaşamını kaybettiği ilaçlama operasyonu ve Ayben’in kahvesine karışan deterjan olayı, güvenlik kurallarının ihlal edildiğini gösteriyor. Doç. Dr. Eyupoğlu, deterjanlarda bulunan bazı maddelerin toksik etkiler barındırdığını şöyle açıkladı: fosfatlar çevresel toksisiteyle ilişkilendirilebiliyor ve bazı çalışmalarda metabolik sorunlarla bağlantılı bulunuyor.
Ayben’in durumunda sodyum hidroksit içeren bulaşık deterjanı kahveye karışmıştı ve bu bulgu doğrulandı. Eyupoğlu, deterjanların içindeki diğer maddeleri de sıralarken, çamaşır suyu (sodyum hipoklorit), asitlerle temas halinde klor gazı oluşturabilir; potasyum/hidroksit, deri ve gözlerde yanıklar yaratabilir; sodayla temasa girerse sindirim sistemi üzerinde zarar meydana gelebilir gibi uyarıları paylaştı. Ayrıca anyonik yüzey aktifler cilt tahrişine, sodyum metasilikat ise ciddi iç yanıklara yol açabilir.
Endüstriyel deterjanlar ile ev tipi ürünler arasındaki farklar Eyupoğlu, endüstriyel deterjanların genelde daha yoğun olduğu ve düşük köpürme özelliğine sahip olduğu için makinelerdeki kullanıma uygun üretildiğini belirtti. Bu ürünler klor, fosfat ve güçlü çözücüler içerebildiği gibi alkol etoksilatları da içerir ve dikkatli kullanılmazsa boğaz ve akciğer yolu üzerinde zararlı etkiler yaratabilir. Ev tipi deterjanlar ise daha dengeli pH’larla ve cilt dostu formüllerle tasarlanır; fakat yutulduğunda bile zarar verebilirler.
Kullanım güvenliği ve biyouyumluluk kavramı Uzmanlar, temizleyicilerin insanlara temasında güvenliğin öncelikle sorgulanması gerektiğini vurgular. Dr. Burak Korkmaz, endüstriyel ve ev tipi ürünler arasındaki farkı biyouyumluluk bağlamında ele alıyor: Temizlik maddeleri, vücutla temas ettiğinde güvenli olmalı ve toksisite sınırları içinde kalmalıdır. Biyouyumluluk, bir ürünün insan vücudu ile etkileşimde güvenli kullanım için tasarlandığını gösterir. Evde bulaşık deterjanı kullanımı sırasında bile, ürünlerin küçük miktarlarda bile olsa zararlı etkiler yaratabileceğini unutmamak gerekiyor.
Ayben’in yaşadığı olayda, kahvenin içinde kimyasal bulunması ve koklamanın dahi farkındalığı artırması gerektiğini gösteriyor. Bir yudumluk bile olsa kimyasal tüketimi için yeterli risk oluşturabilir ve hızlı müdahale gerektirir. Saral ise evde de kimyasal maddelerin dikkatli kullanılması gerektiğini hatırlatıyor ve alternatif temizleyicilere yönelmenin güvenliğini savunuyor. Karbonat ve sirke gibi doğal çözümler, daha güvenli bir temizlik yaklaşımı sunabilir.