Jinekolojik kanserlerde erken teşhis ve taramanın hayat kurtaran önemi; güvenli tarama önerileri ve bilinçli sağlık adımlarıyla farkındalık sağlar.
Rahim ağzı, rahim ve yumurtalık kanserleri dünya çapında kadınlarda en çok görülen jinekolojik tümörler arasında yer alıyor. Son yıllarda küresel olarak rahim ağzı kanseri vakalarında artış gözlemlense de gelişmiş ülkelerde tarama ve aşı programlarının yaygınlaşmasıyla bu riski büyük ölçüde azalttığı belirtiliyor. Ayrıca rahim kanseri ile yumurtalık kanseri gibi diğer tiplerde de sıklık artışları kaydedilmiş durumda. Bu değişimlerin temelinde obezite, beslenme alışkanlıkları ve çevresel etkenlerle kansere yol açabilecek maddelere daha fazla maruz kalınması gibi faktörler değerlendiriliyor.
Erken tanı ve etkili tedavi hayatta kalma şansını yükseltiyor Türkiye’de de jinekolojik kanserler nedeniyle ölümlerin yüksek olduğuna dikkat çekiliyor; fakat düzenli muayene ve tarama programlarının erken teşhise olanak tanıyarak yaşam kurtarmadaki rolü büyük önem taşıyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum / Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Serkan Erkanlı, gençlerden itibaren periyodik jinekolojik muayenelerin ve tarama testlerinin hastalıkların önlenmesiyle erken yakalanması için kritik olduğunu vurguluyor. Bu muayeneler; yaşa göre uygun muayene, ultrason ve tarama testlerini kapsayabilir ve Pap Smear ile HPV taramalarının artan farkındalığı hayatı koruyor.
1- Rahim Ağzı Kanseri Dünyada kadın kanserleri arasında dördüncü sırada yer alan bu kanser, Türkiye’de her yıl birkaç bin kadına teşhis konuluyor. En önemli risk faktörü olarak yüksek riskli HPV enfeksiyonu gösterilirken, virüsün enfekte ettiği rahim ağzı dokusundaki mutasyonlar kanserleşmeyi tetikliyor. Sigara, erken yaşta cinsel yaşam, çok sayıda partner ve bağışıklık sistemi zayıflaması gibi etmenler riski artırıyor. Aşı en etkili koruma yöntemiyken, tarama programları da riskleri azaltıyor. HPV aşısının 11-12 yaşlarında başlanması önerilir; fakat 13-26 yaşları arasında da uygulanabilir. 26 yaşından sonra bazı durumlarda 45 yaşına kadar da aşı yapılabilir. Pap Smear ve HPV taramaları hâlâ gerekliliğini koruyor.
Tarama sıklığı ve yaşa göre yönlendirmeler şu şekilde özetlenebilir: Pap Smear 21 yaşında başlanır ve 65 yaşına kadar her 3 yılda bir uygulanır. 30 yaşından itibaren ise HPV testi ile primer tarama önerilir; HPV testinin normal sonuç vermesi halinde bir sonraki taramanın 5 yılda bir yapılması düşünülür. Riskli durumlarda tarama süreleri kısaltılabilir. Erken dönemde tespit edilen lezyonlar genellikle başarılı bir şekilde tedavi edilebilir ve hastalığın erken evrelerinde yüzde 95’in üzerinde başarı elde edilebilir.
2- Rahim (Uterus) Kanseri Türkiye’de jinekolojik kanserler arasında en sık görülen tür olan bu kanser, her yıl yaklaşık 7 bin 800 kadında teşhis konuyor. En önemli risk faktörlerinden biri östrojen hormonuna aşırı maruz kalmak; buna bağlı olarak obezite, dışarıdan alınan hormonlar ve yumurtalıkla ilişkili tümörler rol oynayabilir. Anormal vajinal kanama en belirgin belirtidir ve genellikle adet dışı kanamalar bu hastalığın işareti olabilir. Şu anda geniş çapta kabul görmüş bir tarama programı bulunmuyor, bu yüzden jinekolojik muayene veya şikayetlere dayalı değerlendirme hayati önem taşır. Erken teşhis hemen çoğu vakada tedavi başarısını artırır. Cerrahi tedavi çoğu durumda rahim ve yumurtalıkları çıkarmayı içerir; gerektiğinde lenf bezleri ve pelvik bölgeye yönelik ek işlemler de uygulanabilir. Takipte ek tedaviler (kemoterapi, radyoterapi veya hormonal tedaviler) gerekebilir.
3- Yumurtalık Kanseri Dünyada rahim ağzı ve rahim kanserlerinden sonra, jinekolojik kanserler içinde en sık görülen üçüncü türdür. Türkiye’de yıllık olarak yaklaşık 4 bin kadıya teşhis konur. Üç ana türe sahip olan yumurtalık kanseri için belirlenen risk faktörleri arasında ileri yaş, meme-yumurtalık kanseri öyküsü, hiç doğum yapmamış olmak ve erken yaşta başlayan adet ile geç yaşta menopoz gibi etkenler bulunuyor. Bu kanserin üç temel tipi olmasına rağmen erken aşamalarda belirti vermeyebilir; sık görülen şikayetler karın şişliği ve hazımsızlıktır. Düzenli muayene ile erken teşhis olabildiği için tedavide başarı oranı yüksektir. Standart tedavi, rahim ve yumurtalıklar ile ilgili bölümlerin çıkarılmasını içerir ve gerekirse kemoterapi veya hedefe yönelik ilaçlar eklenebilir. Erken evrelerde tedavi başarısı yüksektir ve hastalara özel olarak ek tedaviler belirlenebilir.