İstanbul’da lise öğrencilerinde zorbalık ve risk faktörlerini inceleyen yeni bulgular ve uzman görüşleriyle güvenli, bilinçli bir öğrenim ortamı

İstanbul’da yaşayan 15-18 yaş aralığındaki lise öğrencileri arasında şiddet ve zorbalık olayları günlük gündemden düşmüyor. Adalet ve Suç Psikolojisi Laboratuvarı’nın TÜBİTAK destekli çalışması, şehirdeki gençler üzerinde riskleri derinlemesine incelemek üzere İstanbul Kültür Üniversitesi iş birliğinde yürütüldü.
Çalışmanın dikkat çekici sonuçlarında, öğrencilerin bazı davranışsal ve ailevi özelliklerle ilgili önemli göstergeler öne çıktı. Uyuşturucu kullanımı yüzde 2 olarak raporlanırken, alkol kullanımı yüzde 32 seviyesinde bulundu. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı alan çocukların oranı %6 oldu; davranış bozukluğuna sahip olanların payı %16 olarak kayda geçti. Aile içi fiziksel şiddet ve duygusal istismar oranları ise sırasıyla %14 ve %29 olarak belirlendi; cinsel istismar bildirimi ise %1 düzeyinde kaldı.
Dış mekan ve aile içi etmenler de risk algısını şekillendirdi. Babasının cezaevinde olması veya geçmişinin bulunması %4’lük, baba veya annenin suç isnadıyla karşılaşması ise %6 ve %1’lik oranlarda rapor edildi. Yaşadıkları mahallede suç olaylarının varlığını %59, bu tür olaylara tanıklık etmeyi %37 belirtiyor. Arkadaş çevresiyle ilgili bulgular da dikkat çekici: arkadaşının uyuşturucu kullanması %6, arkadaşının sanık olarak yargılanması %11 ve bir arkadaşının cezaevinde olması %8 olarak bildirildi.
Okul yaşamının dinamiğiyle ilgili bulgular ise şu şekilde özetlenebilir: Okuldan kaçma davranışı gösterenlerin oranı %27, disiplin cezası alanlar %11, kavga edenler %21 ve öğretmene fiziksel saldırıda bulunanlar %2 olarak saptandı.
UZMANLARIN DEĞERLENDİRMELERİ
Yetki uygulamasında tutarsızlıklar Adalet ve Suç Laboratuvarı Kurucu Direktörü Doç. Dr. Ayhan Erbay, öğretmenlerin uygulanabilir yaptırımların sınırlı kalmasından şikayetçi olduğunu belirtiyor: uyarı ve kınamadan kısa süreli uzaklaştırmaya kadar olan sınırlı müdahaleler dâhilinde tekrarlayan davranışlar çoğu zaman gözden kaçıyor. Raporlama eksikliği ve kayıt olmaması, yaptırım uygulanmamasına yol açıyor; neticede tekrarlayan davranışlar sürüyor. Türkiye’de zorbalıkla mücadelede ulusal bir okul protokolü, teknik rehber ve zorbalık kayıt sistemi gibi unsurlar bulunmuyor; bu da öğretmenlerin nasıl hareket edeceğini bilmeme durumunu doğuruyor. Polis müdahalesi ise kısa vadede caydırıcı görülebilir, fakat uzun vadede çocuğun etiketlenmesine ve okul-aile ilişkisinin zayıflamasına yol açabilir.
Uygulama tutarlılığına ihtiyaç İÜ-Cerrahpaşa Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi’nden Doç. Dr. Metin Kocatürk, davranışların artık daha karmaşık olduğunu ve dijital ortamlarda da görüldüğünü vurguluyor. Geleneksel disiplin anlayışının yetersiz kaldığını belirten Kocatürk, okul ölçeğinde etkin önleyici programlar, öğretmen eğitimleri ve psikolojik danışmanlık birimlerinin aktif çalışmasının gerekliliğini öne sürüyor.