İstanbul ihale yolsuzluğu iddianamesinin şüphelileri ve usulsüzlüklerin ayrıntılarıyla etkileyici bir inceleme.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 579 sayfalık iddianamede Beşiktaş Belediyesi ile Avcılar, Esenyurt Belediyeleri ve bazı şirketler hakkında kapsamlı suçlamalara yer verildi. Şüphelilerden Aziz İhsan Aktaş ile ilgili olarak çok sayıda fiilden hapis ve malvarlığı değerlerinin müsadere edilmesi talebi de belirtildi. İddianamede delillerin toplu halde incelenmesiyle, ihale süreçlerinde sahte belgeler ve imzalar aracılığıyla usulsüzlükler yapıldığına vurgu yapıldı.
Beşiktaş Belediyesi bünyesindeki Aralık 2023 tarihli araç kiralama ihalesinin pazarlık yöntemiyle yürütülmesi, ihaleye sadece bir firmanın davet edilmesi ve diğer iki firmanın davet edilmemesi gibi uygulamaların açıklanmasıyla gündeme geldi. İncelemelerde, ihale için açıklık ve rekabet ilkelerine uyulmadığına işaret edildi. Kanunda öngörülen olağanüstü gerekçelerin ihale onay belgesinde ve dosyada yeterince belgelenmediği ifade edildi.
İhaleler ve sahte belgeler konusunda ise firmanın teklif dosyalarındaki imzaların ve kaşelerin gerçek sahiplerine ait olmadığına dair beyanlar ortaya çıktı. Şirket sahiplerinden alınan örneklerle karşılaştırmada, dosyalar içindeki imzaların üç firmanın sahibine ait olmadığı belirlendi. Ayrıca Ümit Gözütok’un masasında bulunan ihale teklif kaşesi ve firma sahipleriyle olan bağlantılar, örgüt bağlantısına işaret eden kanıtlar olarak değerlendirildi.
İddianamede, örgüt lideri Aktaş’ın ihale süreçlerini kendi kontrolüne alarak yaklaşık maliyet tekliflerini belirlediği ve hangi firmaların davet edilip edilmeyeceğini yönettiği iddia edildi. Belediyeye gelen ziyaretçiler ve görevlilerin, bu süreçte kimlerin görev alacağına dair talimatları doğrudan Aktaş’tan aldığı belirtiliyor. Örneğin, ihale hazırlık sürecinde bazı yetkililerin sık sık belediyeye giderek kararları yönlendirdiği ifade edildi.
Belediyeye yönelik ulaştırılan araçlarla ilgili çarpıcı iddialar, Ağustos 2024’teki araç kiralama ihalesinde de tekrarlanmış durumda. İddianamede, ihaleye uygunluk gösteren güvenilir firmaların bile teklif vermediği ve bu süreçte tekelleşme amacıyla bazı firmaların öne çıkartıldığı savunuldu. Belediye yetkililerinin, bazı araçlar için gerçek sahiplerinden bağımsız olarak işlemleri yürüttüğü ve GPS gibi takip sistemlerinin bazen kaldırıldığı veya çalışmaz hale getirildiği belirtiliyor.
İmza ve teklif sahteciliği konusunda ise bazı yetkililerin, sahte imzalar ve gerçek dışı teklifler üzerinden yaklaşık maliyet üzerinden hileli düzenlemeler yaptığı iddia edildi. İhaleler üzerinden elde edilen faydaların organize bir yapı tarafından gerçekleştirildiği, ihale süreçlerinin örgüt liderinin talimatları doğrultusunda yönlendirildiği ifade edildi. Bu durumda, ihale süreçlerine etki eden kişilerin arasında belediye başkanı, belediye başkan yardımcısı ve diğer kilit isimlerin bulunduğu belirtiliyor.
Belediyeye kayıt dışı araç kullanımı ile ilgili olarak verilen ifadeler, bazı araçların şehir içinde gerektiği kadar çalışmadığı halde hak ediş ödemelerinin yapıldığı yönünde. Bu kapsamda, depolanan veriler ve GPS kayıtlarının eksikliği, sürecin denetlenmesini güçleştirdiği ifade ediliyor. Çalışanlar arasındaki ilişkiler ve ticari bağlar da, ihale süreçlerinde adil rekabetin sağlanamadığı yönünde kanıt olarak değerlendiriliyor.