İstanbul Anadolu Yakası’nda müsilaj sorunu ve çevresel etkilerini keşfedin. Ekosistem ve su kalitesi üzerindeki olumsuz etkileri detaylı şekilde ele alıyoruz.
İstanbul’un Anadolu Yakası’nda, Maltepe sahil şeridinde yoğun biçimde müsilaj (deniz salyası) gözlemlendi. Kıyıya yakın bölgelerde büyük miktarda birikmiş olan bu beyazımsı tabaka, drone ile gerçekleştirilen havadan çekimlerde net bir şekilde kaydedildi. Marmara Denizi’nde zaman zaman görülen ve ekosistemi ciddi anlamda tehdit eden bu olgu, 2007-2008 ve 2021 yıllarında da benzer durumlarla karşılaşılmıştı. Bu yıl da deniz ekosistemini olumsuz yönde etkileyen müsilaj oluşumu, özellikle kıyıya yakın alanlarda yoğunlaşmaya devam ediyor.
Deniz salyası olarak bilinen ve bilimsel adıyla müsilaj, yüzeyde büyük tabakalar halinde yayılıyor ve deniz canlılarının yaşam alanlarını olumsuz yönde etkiliyor. Bu doğal olay, özellikle Anadolu Yakası’ndaki Maltepe sahil şeridinde tekrar ortaya çıktı ve kıyıya yakın bölgelere doğru yayılmaya devam ediyor. Görüntülerde, deniz yüzeyinde oluşan bu beyaz tabakanın, deniz ekosistemine dair endişeleri artırdığı görülüyor.
Deniz kenarında vakit geçiren vatandaşlardan Ercan Kumru isimli biri, konu hakkında şu değerlendirmelerde bulundu:
“Akıntının yoğun olduğu bölgelerde deniz kendini doğal yollarla temizleyebiliyor. Ancak, akıntının az olduğu, insanların teknelerini bağladığı ve zaman geçirdiği alanlarda kirlilik hızla artıyor. Bu durum, denizlerdeki yararlı bakterilerin azalmasına ve ekosistemin bozulmasına neden oluyor. Kısacası, deniz kendini hastalandırıyor. Ne yazık ki, bu hastalığın temel nedeni insan faaliyetleri ve duyarsızlık.”
Çevre bilincinin toplum genelinde yeterince yaygınlaşmadığına vurgu yapan Kumru, “Bu sorunun temelinde, insanların çevreye karşı duyarsızlığı ve eğitim eksikliği yatıyor” diye ekliyor. “Bizlerde çevre konusunda bilinçlenmek ve bu konuda eğitim almak büyük önem taşıyor. Ancak, ne yazık ki, çevre eğitimi toplumumuzda yeterince ön planda değil.”
Bu durum, hem deniz ekosisteminin sağlığını tehdit ediyor hem de toplumun sürdürülebilir yaşam biçimini benimsemesi açısından ciddi bir uyarı niteliği taşıyor. Farkındalık oluşturmak ve eğitim programlarını artırmak, çevresel sorunların çözümüne katkı sağlayabilir. Ayrıca, bireylerin ve kurumların sorumluluk almasıyla, bu tür olumsuzlukların önüne geçilebilir.