İslam ekonomisi, İstanbul Finans Merkezi’nde katılım finansında derinleşme, uluslararası işbirliği ve sürdürülebilir finansal büyüme için vizyoner bir rehber.

Türkiye’nin finansal manzarasında katılım bankacılığının etkisi giderek belirginleşirken, varlık büyüklüğünün yaklaşık bir trilyon dolara yaklaştığı bankacılık sektöründe katılım bankalarının payı yaklaşık %8 olarak kayda geçiyor. Sukuk ihraçları ise piyasanın yaklaşık %12’sine tekabül ediyor ve bu dinamikler sermaye piyasalarını derinleştirme ihtiyacını gündeme getiriyor.
Varlık Fonu’nun sukuk piyasasındaki aktif rolü, gelecek için potansiyeli işaret ederken, sermaye piyasalarının güçlendirilmesi yönünde stratejik adımlar atılmaya devam ediliyor. Borsa İstanbul’da toplam piyasa değeri yaklaşık 350 milyar dolar olan şirketler arasındaki katılım endeksi şirketlerinin payı, toplamın neredeyse %30’unu oluşturması açısından dikkat çekici bir göstergedir.
Ulusal strateji olarak üç yıl önce hazırlanan ve hayata geçirilen katılım bankacılığı odaklı yaklaşım, mevzuat değişikliklerinin meclis takvimine bağlı olması nedeniyle bazı unsurların ilerleyen dönemlere kaldığını gösteriyor. Şimdiki hedef, önümüzdeki yıllar için yeni bir yol haritası oluşturmak ve bu yol haritasına katkı sağlamak isteyen herkesin desteğini toplamaktır.
İstanbul Finans Merkezi’nin (IFM) önemi, Türkiye’nin finansal hizmet ihracatını teşvik etme hedefiyle birleşince, finansal hizmetler alanında ihracatçı şirketler için çeşitli vergi avantajları ve teşvikler gündeme geliyor. Katılım finansı alanında faaliyet gösteren şirketlerin İstanbul üzerinden bölgeye ulaşmayı amaçlaması, Türkiye’nin Orta Asya ve Orta Doğu ile Avrupa arasındaki tarihsel ve ekonomik bağlarını güçlendirme potansiyelini vurguluyor. İstanbul, üretim, lojistik ve bölgesel yönetim merkezi kimliğiyle bu pazarlara erişimde kilit bir üs olarak konumlanabilir.
Uluslararası işbirliği çalışmaları, katılım finansının küresel payını artırmayı hedefliyor. Küresel hacimdeki payı yüzde 1’in biraz üzerinde olan bu alan için, dünya ekonomileri büyümeye devam ederse ülke içi büyümenin sınırlı kalma riskleri azalabilir.
Albaraka Zirvesi’nin İstanbul’daki toplantıları, gelecek yıl mayıs veya haziran aylarında da sürerek İstanbul’un finans merkezi vizyonunu destekleyecek yeni adımların zeminini hazırlayacak. Bu süreçte, katılım finansı ve küresel işbirliği ekseninde atılan her adım, Türkiye’nin finansal hizmetler ihracatını güçlendirmeye yöneliktir.