İran ve Hürmüz Boğazı’ndaki artan jeopolitik gerilimlerin küresel enerji ve ticaret üzerindeki etkilerini detaylarıyla inceleyen kapsamlı analiz.
İsrail ile İran arasındaki çatışmaların artması ve ABD’nin İran’daki nükleer tesislere yönelik düzenlediği saldırıların ardından, uluslararası piyasalarda büyük bir endişe hakim oldu. Bu gelişmeler, Hürmüz Boğazı’nın stratejik önemini bir kez daha gözler önüne sererken, bölgedeki jeopolitik risklerin küresel ekonomiye olası etkileri tartışılmaya başlandı.
İran Meclisi Ulusal Güvenlik Komisyonu Üyesi İsmail Kevseri, yaptığı açıklamada, Meclisin Hürmüz Boğazı’nın kapatılması yönünde bir karara vardığını ifade etti. Ancak bu kararın nihai onayının Milli Güvenlik Yüksek Konseyi’ne ait olduğunu belirtti. Kevseri, bu ihtimalin oldukça düşük olduğunu ve tamamen son çare olarak görüldüğünü vurguladı.
Windward isimli yapay zeka tabanlı denizcilik takip şirketinin paylaştığı verilere göre, hafta sonu gerçekleşen saldırıların ardından Hürmüz Boğazı’ndan geçen gemi sayısında önemli bir azalma olmamakla birlikte, bölgedeki ticaret ve navlun faaliyetleri ciddi anlamda tehdit altında. Bu durum, bölgedeki jeopolitik belirsizliklerin ve risklerin arttığını gösteriyor.
Hürmüz Boğazı’nda GPS sinyallerine yönelik artan müdahaleler dikkat çekiyor. Basra Körfezi’nde faaliyet gösteren ve bölgeden geçen ticari gemilerin yaklaşık %23’ü, pazartesi günü GPS sinyallerine yapılan parazitler nedeniyle navigasyon sorunları yaşadı. Danimarka merkezli Global Risk Management adlı yatırım firmasının araştırma başkanı Arne Lohmann Rasmussen, bu durumun güvenlik açısından büyük bir tehdit oluşturduğunu belirtti.
Özellikle Maersk, Hapag-Lloyd ve Frontline gibi büyük küresel nakliye şirketleri, bölgedeki güvenlik risklerini dikkate alarak navigasyonlarını sürdürüyor. Ancak, füze veya saldırı girişimlerinin olması halinde, şirketler rotalarını yeniden değerlendirmeye alabilir. Rasmussen, bazı gemilerin bölgeden geçişlerini durdurmadığını ve güvenliğin yeterli seviyede olduğunu düşündüklerini belirtti.
Yüksek navlun ücretleri ve artan sigorta maliyetleri, bölgedeki risklerin doğrudan ekonomik sonuçlarını gösteriyor. Ancak, bu maliyetlerin yüksek olması, deniz taşımacılığını tamamen durdurma noktasına getirmiyor. Şirketler, bölgedeki durumu yakından izleyerek, risklere göre rotalarını ve operasyonlarını ayarlamaya devam ediyor.
Maersk, Hürmüz Boğazı’ndan geçişlerin halen mümkün olduğunu belirterek, durumu yakından takip ettiklerini ve olası değişikliklere karşı hazırlık yaptıklarını açıkladı. Hapag-Lloyd ise, bölgeden geçişlerin devam ettiğini, ancak risklerin sürekli değişebileceğine dikkat çekti. Frontline ise GPS sinyallerine yönelik kasıtlı müdahalelerin arttığını ve bu nedenle manuel navigasyonun daha yaygın hale geldiğini vurguladı. Shell ise, bölgedeki geçişlerde yüksek dikkat ve önlemler alıyor.
Basra Körfezi’nin ağzında yer alan ve dar su yolu olan Hürmüz Boğazı, dünya petrol ve LNG ticaretinin kritik bir anahtarıdır. Günlük yaklaşık 20 milyon varil petrol ve petrol ürününün büyük kısmı Çin başta olmak üzere Asya piyasalarına ulaşmaktadır. Ayrıca, küresel doğal gaz ticaretinin %20’si bu boğazdan geçiyor. Bu stratejik geçit, özellikle Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Orta Doğu ülkeleri için hayati önemdedir ve bölgedeki üreticilerin sevkiyatlarında kritik bir rol oynar.
Hürmüz Boğazı’nın kapatılması ihtimali düşük olmakla birlikte, jeopolitik gerilimlerin sürdüğü bu ortamda, bölgedeki ticaret ve enerji akışları yakından izleniyor. Bu stratejik geçidin kapanması veya zorlanması, dünya genelinde petrol fiyatlarını ve enerji maliyetlerini ciddi biçimde etkileyebilir. Bu nedenle, uluslararası aktörler ve şirketler, bölgedeki gelişmeleri dikkatle takip ederek, olası risklere karşı hazırlıklarını sürdürüyorlar.