IMF gözlemi: Türkiye ekonomisinde istikrar ve yapısal dönüşüm için güvenilir yol haritası ve analizlerle güncel finansal stratejiler.

IMF heyetinin ülkeye yaptığı ziyaretin ardından elde edilen ilk bulgular, büyümeyi korurken enflasyonu aşağı çekme yolunda kaydedilen önemli ilerlemeleri öne çıkarıyor. Yetkililerin enflasyonla mücadeledeki kararlı duruşu, kademeli düşüş ve liraya güvenin güçlenmesi ile rezervlerin toparlanması gibi olumlu göstergeler olarak aktarıldı.
Geçen yıla kıyasla riskler hâlâ yüksek olsa da, büyümenin sağlam kalması, politikaların kilit rol oynamasıyla mümkün oldu. TCMB’nin reel faizleri yüksek tutma çabası ve finansal riskleri kontrol altında tutmak için kullanılan çeşitli araçlar, bu yıl bütçe açığındaki iyileşmenin enflasyonu dizginlediğini gösterdi.
Açıklamada, enflasyonun düşüş hızının yavaş kalmasının, ekonominin şoklara karşı savunmasız kalmasına yol açtığına dikkat çekildi. Bu durum, yatırımcı davranışları, küresel risk iştahı ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmalardan kaynaklanan baskıları uzattı. Ancak maliye politikalarının gelir odaklı sıkılaştırılması ve daha sıkı para politikası ile ihtiyatlı gelir politikalarının uygulanmasıyla birlikte, büyümeyi sürdürürken enflasyonu hedeflenen çizgide tutma hedefi korunuyor.
Reel kapsamda, bütçe açığındaki küçülme, enflasyonda düşüş, pozitif reel faizler ve liraya güvenin artması gibi göstergeler, IMF tarafından dikkatle izleniyor. Kısa vadede GSYH büyümesinin istikrarını koruması ve enflasyonun kademeli olarak düşmeye devam etmesi bekleniyor.
Bu yıl için Türkiye’nin yüzde 3,5 büyümesi öngörüldüğü açıklamada, politika faizlerinde düşüş ve daha ılımlı bir mali duruşun 2026’da talebi destekleyeceği ve bunun yatırım ile tüketimin büyümeyi yüzde 3,7’ye taşıyacağı ifade edildi. 2025 sonu enflasyonunun yüzde 33 düzeyinde kalacağı öngörüsü, ılımlı ücret artışları ve düşen atalet ile enflasyonun kademeli olarak gerileyeceğini işaret ediyor.
IMF, enflasyonu TCMB hedefleriyle uyumlu hâle getirmek ve şoklara karşı dayanıklılığı artırmak adına ek politika çabalarının gerektiğine vurgu yapıyor. Bu yılın mali konsolidasyonunun devamı, dezenflasyon sürecini hızlandıracak ve riskleri azaltacaktır; gelir artırıcı önlemler ile harcama kesintileri bu etkiyi destekliyor. Türkiye’nin para politikası çerçevesi kayda değer başarılar elde etmiş olsa da, mevcut zorlu ortamda birden fazla araç kullanmanın iletişim ve enflasyon beklentilerinin oluşumu üzerindeki karmaşıklığı azaltacak şekilde yönetilmesi gerekliliği dile getiriliyor.
İçeride, TCMB’nin enflasyon hedeflerine ulaşılmasının, politika faizine odaklanan güçlü bir çerçeve gerektirdiği vurgulanırken, kur politikasının aşırı oynaklığı yumuşatmaya odaklanması gerektiği ifade ediliyor. Finans sektörünün sağlıklı kalması ve piyasa stresine karşı hızlı, kararlı adımlar atabilme kapasitesi, riskler genel olarak düşmüş olsa da döviz likiditesi risklerinin izlenmesi gerektiğini gösteriyor. Denetim çerçevelerinin güçlendirilmesi yönündeki ilerlemenin sürdürülmesi de öneriler arasında yer alıyor.
Sonuç olarak, IMF açıklamaları çerçevesinde Türkiye’nin mevcut politika karışımı sürdürülerek bütçe disiplininin korunması, dezenflasyon hedeflerine odaklanılması ve yapısal reformlarla büyüme potansiyelinin artırılması gerektiği görüşü öne çıkıyor. Bu yaklaşım, büyümeyi kapsayıcı kılarken enflasyonda düşüşün kalıcı hale gelmesini sağlayabilir.