İmamoğlu’ndaki kaçak hafriyat şebekesi ve Cebeci Maden Sahası üzerinden yürütülen geniş operasyonla kamu zararı ve etik ihlallerine dair çarpıcı analiz.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, toplam 407 şüpheliden 105’inin tutuklu olduğu ve 5’inin “müşteki şüpheli” konumunda bulunduğu belirtildi. Şüpheliler arasında Murat Gülibrahimoğlu ve İbrahim Bülbüllü’nün, farklı yollarla Cebeci Maden bölgesine hakimiyet kurduğu ve birçok saha üzerinde etkili presense sahip olduğuna vurgu yapılıyor.
Hafriyat dökümlerinin yapılmasında kullanıldığı ifade edilen söz konusu yalnızca maden sahalarıyla sınırlı kalmayıp, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı raporuna dayandırılan değerlendirme ile bölgede aktif rezervler bulunduğu, ormanlık alan ve su havzası gibi hassas bölgelerin mevcudiyeti ortaya konulmuştur. Bu durum, Alibeyköy Havza Koruma Kuşağı içindeki Cebeci Maden Bölgesi’ne ilişkin kaçak hafriyat ve atık dökümü süreçlerinin, insan sağlığı, can ve mal güvenliği açısından risk oluşturduğunu göstermektedir.
İddianamede, Ekrem İmamoğlu, Fatih Keleş, Murat Gülibrahimoğlu ve İbrahim Bülbüllü’nün birlikte hareket ederek çevre kirliliğine karşı kayda değer bir duyarsızlık sergiledikleri ve 2020-2025 döneminde yapılan kaçak hafriyat dökümüyle maden sahasının daralmasına yol açtıkları kaydediliyor. Yaptıkları işlemler neticesinde toplam yaklaşık 185 milyon ton hafriyatın döküldüğü ve bunun kamu zararına yol açtığına işaret ediliyor.
İddianamede, örgütün ana gelir kaynağı olan kaçak döküm işinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından izinsiz gerçekleştirildiği halde belediyenin “Atık Taşıma ve Kabul Belgeleri” düzenleyerek süreci örgütün menzilindeki sahaya yönlendirdiği ifade ediliyor. Bu belge ve uygulamaların, örgütün faaliyeti için bir organizasyon oluşturarak denetim dışı döküm işlemlerini meşrulaştırdığı vurgulanıyor.
“31 MİLYAR LİRANIN ÜZERİNDE SUÇ GELİRİ ELDE EDİLDİ” şeklinde öne sürülen iddianamede, atık taşıma ve kabul belgelerinin verileriyle yapılan hesaplamalarda, örgütün kontrolündeki sahalarda izinsiz dökümün toplu olarak 185 milyon 887 bin 621 ton hacme ulaştığı ve bunun karşılığında elde edilen bedelin “sistem” adı verilen yapıya aktarıldığı belirtiliyor. Kamu zararına yol açan bu süreçte, şüphelilerin dolandırıcılık ve ihale fesatlığı kapsamında hareket ettikleri ifade ediliyor.
İddianamede ayrıca şüphelilerin birden çok ihaleye fesat karıştırdığı, çevre kirliliğine yol açan eylemlerinin maden sahaları ve ormanlık alanlarda telafisi mümkün olmayacak zararlar doğurduğu anlatılıyor. Şüphelilerin vergi kaçırma amacıyla naylon fatura düzenlediği ve çek süreçleriyle elde ettikleri gelirleri şirketten çıkardıkları da belirtilerek, bu gelirlerin bir kısmının şahsi zenginleşme ve politik kontrol hedefleriyle “Sistem” adlı havuza aktarıldığı iddia ediliyor.
Cebeci Maden sahasına yönelik dökümün herhangi bir yetkiyle bağlamadığı ve 2021-2025 yılları arasında gerçekleştirilen kaçak döküm neticesinde 31 milyar liranın üzerinde suç geliri elde edildiği, bunun sonucunda maden sahalarının zarar gördüğü vurgulanıyor.