Hipnozla doğuma odaklanan yeni yaklaşımlar: anne kaygısı, ağrı ve sezaryen oranları üzerindeki etkileri saf bilgilendirici ve güven verici bir inceleme.
Hipnoterapinin, hamilelik süreçlerinde yalnızca uykuya dalma haliyle sınırlı olmadığı artık daha net bir şekilde kabul görüyor. Dr. Özgünay’a göre, anne adaylarının kaygı seviyesi azalırken doğum süreci daha akıcı ilerleyebiliyor ve bebeğin gelişimi olumlu yönde etkilenebiliyor. Hipnoz, günümüzde dikkat ve farkındalık odaklı bir farkındalık biçimi olarak değerlendiriliyor.
“Hipnozla annenin kaygısını, ağrılarını ve depresyonunu hafifletiyoruz. Bu, doğumu kolaylaştırmanın yanı sıra bebeğe de olumlu yansıyor” diyen Dr. Özgünay, ameliyat ve yoğun bakım süreçlerinde de hipnozu kullanıyor. Anestezi öncesi hastaları rahatlatmada bir araç olarak gördüğü hipnoz, ameliyat sonrası iyileşmeyi hızlandırabiliyor. Yoğun bakımda klostrofobisi olan hastalarda ve ağrılı işlemlerde de iyi sonuçlar elde edildiğini paylaştı.
Hipnozun sezaryen üzerinde etkisi konusunda ise çalışmalar, hipnoz uygulanmış gebelerde acil sezaryen oranlarının düşüş eğiliminde olduğunu gösteriyor. Bu durum, kadınların bir sonraki doğumlarında da normal doğumu tercih etme eğilimini güçlendiriyor. Ayrıca hipnoz, erken doğum riskini azaltabiliyor ve tansiyon ile bulantı gibi belirtilerde de olumlu etkiler ortaya koyabiliyor. Hipnoz, gebelikten bebeğin bir yılına kadar güvenli bir uygulama alanında kullanılabiliyor ve sadece uyku haliyle sınırlı kalmıyor.