Google çöküşünün ardındaki altyapı iktidarının görünürlüğü, yerli ve milli sistemlere doğru atılan adımları anlatan kapsamlı bir analiz.
Bugün, 21. yüzyılın teknolojik altyapısının ne kadar kırılgan olabileceğini, kısa süreli bir arızanın bile günlük yaşamı nasıl felç edebileceğini gördüğümüz bir dönemeçten geçiyoruz. 4 Eylül 2025’te yaklaşık 1 saat boyuca Google hizmetlerinin kesintiye uğraması, Gmail, YouTube, Maps, Drive, Chrome, Translate, Ads, Analytics, Gemini ve Android gibi pek çok servisi etkiledi. İnsanlar için güvenlik kaygıları ve işlem akışlarının bozulması, sadece bireyleri değil işletmeleri de kökten değiştirebilecek bir esneklik sınavıydı.
İnternetin altyapısı çökmemişti, ancak Google’ın ekosistemi durunca web uygulamaları da bu çöküşten nasibini aldı. Uzmanlar, kullanıcıların yanılgıya kapılarak tüm internetin çöktüğünü düşünmesi ihtimalini vurguluyor; aslında sorun, tek bir şirketin hizmetlerinin kesintiye uğramasıyla ortaya çıktı. Bu durum, dijital yurttaşlığın ve özgürlüğün, tek bir aktöre endeksli bir bağımlılık hevesine dönüştüğünü de gözler önüne serdi.
Bu süreçte alternatif arama motorları, mesajlaşma uygulamaları ve harita servisleri hızla devreye girdi ve kullanıcılar yeni yol arayışlarına yöneldi. Yandex, Bing, Telegram ve Zoom gibi çözümler, günlük iş akışlarını sürdürmeye yardımcı olurken; X ve sözlük platformları da topluluk dayanışmasını güçlendirdi. Ancak uzmanlar, bu olayın sadece teknik bir aksaklık olmadığını, yerli ve milli dijital altyapıların hayati önem taşıdığını bir kez daha gösterdiğini dile getiriyorlar.
İstikamet netleşti: Yerli sistemler güçlendirilmeli dedi Prof. Dr. Ali Murat Kırık; “Yerli ve milli sosyal medya ile arama ekosistemleri, verileri ülke sınırları içinde tutmanın ötesinde teknolojik bağımsızlığı da güvence altına alır.” Bu çerçevede yerli ve milli altyapıların desteklenmesi gerekliliği bir kez daha gündeme geldi. Kırık, kapsamlı bir dijital strateji ve üniversiteler, araştırma merkezleriyle güçlendirilmiş iş birlikleri ile hızlı bir arama motoru, veri altyapısı ve güncel teknolojik çözümler yatırımlarının hayati olduğunu vurguluyor.
Olaylar, Ukrayna-Rusya savaşında da paralel bir okuma sunuyor. Google’ın sunduğu açık kaynak istihbaratı ve veri akışı, savunma ve telegram, YouTube gibi kanallar üzerinden bilgi akışını etkileyebiliyor. Bu bağlamda Türkiye’nin milli sitemler üzerinden güçlenmesi, yalnızca güvenlik açısından değil ekonomik bağımsızlık ve stratejik dayanıklılık açısından da kritik bir mesele haline geliyor.
Teknik bağımlılığın sonuçları sadece anlık iş kaybı ile sınırlı kalmıyor; veri güvenliği ve erişim hızı gibi temel ihtiyaçlar da bu süreçte önem kazanıyor. İsrail’in Gazze bölgesinde yaşananlar ve Ukrayna’da süren çatışmalar bağlamında, Google gibi küresel aktörlerin yokluğu, o aktörlerin sunduğu istihbarat ve analiz kapasitesinin yerli alternatiflerle değiştirilmesi gerekliliğini daha da netleştiriyor.
Sonuç olarak, bu olaylar bize dijital altyapının yalnızca bir hizmet zinciri olmadığını; ulusal güvenlik, bağımsızlık ve dayanıklılık için bir strateji meselesi haline geldiğini gösterdi. Milli yazılım ve verisayar çözümlerinin geliştirilmesi, genç kuşakların eğitimindeki rolü ve sanayi ile üniversitelerin uyumlu çalışması, geleceğin dijital Türkiye’sini şekilliyor.