Gökçeada’daki zeytinliklerin yaşam kaynağı ve jeopark projesinin iç yüzünü keşfedin; sürdürülebilirlik, kültür ve doğal miras bir arada anlatılıyor.
Gökçeada Belediye Başkanı Bülent Ecevit Atalay, adanın tarım, hayvancılık ve turizminin ön planda olduğunu ifade etti. Adada hâlâ Rum nüfusunun yoğunluğundan söz ederken, birçok ailenin yıllar önce Trabzon’dan gelip buraya yerleştiğini aktardı.
Tarımın öne çıkan ürünü zeytinyağı ile ilgili konuşan Atalay, Ladolia cinsi zeytinin Gökçeada zeytini olarak bilindiğini ve dünya üzerinde sınırlı sayıda yerde görüldüğünü belirtti. İspanya, İtalya ve Kanada’da birkaç bölgede yetiştiğini; Türkiye’de ise yalnızca adada yetiştiğini söyledi. Zeytinin bin yıllık ağaçlardan geldiğini vurgulayarak, “Buraya nasıl gelmiş, kim getirmiş bilmiyoruz” dedi.
İLAÇ VE KİMYASAL GÜBRE YOK Adada toplam 255 bin zeytin ağacı bulunduğunu ve hasadın tamamının yağlık olduğuna işaret eden Atalay, Ladolia cinsinin sofralık tüketilmediğini belirtti. Adaya bazı bölgelerde bin yıllık ağaçlardan zeytin toplandığını ifade eden Atalay, Hazinaye ait özel bir alanda 500 ila 1000 yıllık ağaçlar bulunduğunu vurguladı ve orada yüzyıllardır doğal üretimin sürdüğünü söyledi. Hayvancılığın kapalı olmayan şekilde serbest yapıldığını belirten Atalay, hayvan gübreleriyle doğal yetiştiğini kaydetti. İlaç kullanımı ve kimyasal gübre yok ifadesiyle temiz üretime dikkat çekti.
JEOPARK çalışmalarına dair hedefler için Hazineye ait bu alanı Jeopark yapmak amacıyla çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Atalay, belediye olarak bu bölgeyi koruduklarını ve özen gösterdiklerini belirtti. Adada Rumların ve Türklerin kendi arazilerinde zeytin üretimiyle geçimini sürdürdüğünü ifade eden Atalay, geçmişte zeytin toplama konusundaki deneyimlere değindi. Büyüklerin, elma toplar gibi zeytin topladıklarını, ancak zamanla ağacı ve ürünün kıymetini öğrendiklerini anlattı: “Bizim büyüklerimiz elma toplar gibi zeytin topluyorlardı; şimdi daha verimliyle başa çıkıyorlar.”