Gazze ablukası ve deniz üstü saldırılarının uluslararası hukuk perspektifinden kapsamlı hukuki değerlendirmesi.
Aydın Hasan / Ankara – İsrail, 2007 yılından itibaren Gazze’ye uyguladığı deniz ablukasını yalnızca kıyı şeridiyle sınırlı tutmuyor; ablukayı, açık denizlere kadar uzanan geniş bir alanda sürdürüyor. Sumud Filosu’na yönelik müdahale de bu stratejinin bir parçası olarak 69,3 mil açıkta gerçekleşti. Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz ile Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve DEHUKAM Baş Araştırmacısı Prof. Yücel Acer, İsrail’in tutumunu hem askeri açıdan hem de uluslararası hukuk açısından Milliyet’e değerlendirdi.
Deniz haydutluğu ifadesiyle anılan bu duruş, Gürdeniz’e göre Mavi Marmara baskını gibi olaylarda da görüldüğü üzere, uluslararası hukukun yok sayıldığı bir tabloyu işaret ediyor. İsrail’in kendi politik çıkarlarını savunmak için uluslararası hukuku kendi lehine yorumladığını savunan Gürdeniz, abluka ve müdahalelerin donanması olmayan bir devlet üzerinde uygulandığını vurguluyor. Adı konulmamış bir savaş yokken, insani malzeme taşıyan gemilere karşı bu tür müdahalelerin uluslararası hukukta güvenli bir temelinin olmadığını ifade ediyor.
UAD hukuka aykırı buldu Prof. Dr. Yücel Acer, ablukanın savaş hukuku gereği ilan edilmesi gerektiğini belirtiyor. Gazze kıyılarında yürütülen uygulamanın uluslararası Adalet Divanı’nın 2004 danışma görüşüne uygun olmadığına dikkat çekiyor. İsrail’in kendi karasuları dışındaki müdahalelerinin yasa dışı olduğunu vurgulayan Acer, insani yardımın engellenmesinin Cenevre sözleşmeleriyle de çeliştiğini ifade ediyor. “İnsani yardımların ulaşmasına engel olmak, mahkeme kararlarına aykırı ve uluslararası yükümlülüklere aykırıdır” diyor.
Engelleyemez Acer, 70 mil olarak iddia edilen abluka mesafesinin yasallığı ne olursa olsun, insani yardımların ulaşımını engelleyemeyeceğini belirtiyor. 69 mil açık deniz olarak nitelendirilen bölgeye müdahalenin ise gerekçeli olsa bile kabul edilemez olduğunu söylüyor. Gemiye çıkıp kontrol etmek için yalnızca köle ticareti ve sahte bayrak gibi sınırlı hallerin geçerli olabileceğini belirten Acer, aksi halde müdahalenin korsanlık kapsamında değerlendirileceğine vurgu yapıyor.
Her gemiyi iade de etmiyor Sumud Filosu’na ait gemilerin iadesi konusunda ise farklı senaryolar konuşuluyor. Mavi Marmara davasının avukatı Doç. Dr. Ramazan Arıtürk’e göre, el konulan gemilerin iadesi yalnızca olayın niteliğine göre değişir; bazı durumlarda iade mümkün olurken bazıları siyasi kararlarla el konulmuş olabilir. Mavi Marmara gemisinin 69 gün sonra iade edildiğini anımsatan Arıtürk, Madleen adlı insani yardım gemisinin ise hâlâ iade edilmediğini belirtiyor.