Engellilik ve merhamet duygusunun dönüştürücü gücü: Türkiye’de hak temelli yaklaşım ve eğitim modelleriyle kapsayıcı bir gelecek

Yapılan törende, engellilik olgusunun yalnızca tıbbi ya da hukuki bir kategori olmadığını, bireylerin kalp, zihin ve vicdan düzeyinde insanlarla kurduğu bağın niteliğini belirleyen bir sınav olduğuna dikkat çekildi. Dünya Sağlık Örgütü’nün verileri, her toplulukta engellerin çeşitlenerek var olduğuna işaret ederken, artık görmezden gelinemeyecek bir gerçeğin konuşulduğu vurgulandı. Engellilik, bedensel ya da duyusal farklıkların ötesinde, çevresel ve toplumsal bariyerlerin bir yansıması olarak ele alınıyor ve bu bakış açısı, toplumsal adalet ve kapsayıcılık için kalpten gelen bir çağrı olarak sunuldu.
Kur’an-ı Kerim’in engelliliğe dair tasnifi, “gerçek körlük” kavramını kâfildirken kalplerin körlüğünü işaret eder. Bu bağlamda eksiklikler sadece fiziksel durumlar değil, insanın hakikatle ilişkisini belirleyen birer sınav olarak görülüyor. Konuşmacı, engelliliğin yalnızca tıbbi veya hukuki bir kategori olmaktan çıkarak toplumsal ve bireysel farkındalık eksikliklerini sorgulayan bir çerçeveye dönüştüğünü belirtti. Herkesin bir engeli olduğuna dikkat çekilerek, dil ve bakış açısının da bu sürecin merkezinde olması gerektiği vurgulandı.
İnsanı bir eksiklik üzerinden tanımlayan dile karşı; tarih, kültür ve insanlık değerlerini önceleyen bir dil inşa etmek için toplumun ortak çabası gerektiği ifade edildi. Eril veya sınıfsal temelli ayrımlar yerine, rıza ve onur odaklı bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiği dile getirildi ve kamu politikalarının bu hassasiyeti büyütmesi gerektiği belirtildi.
– ENGELLİLİĞİ MERHAMET SÖYLEMİNE SIKIŞMIŞ BİR BAŞLIK OLMAKTAN ÇIKARDIK—
Toplumsal devletin ve yerel yönetimlerin, engelli bireylerin yaşam kalitesini artırmak amacıyla eğitim ve istihdam alanlarında eşit erişim sağlayacak politikalar üretmesi gerektiği bir kez daha vurgulandı. Kamu politikaları, mevzuat ve uygulamaların bu yönlü duyarlılıkla şekillendirilmesi gerektiği belirtildi; böylece engellilik, hak temelli bir perspektife kavuşarak herkes için daha görünür ve herkes için erişilebilir hale geliyor.
– ÜLKEMİZ GÜÇLÜ VE YAYGIN BİR ÖZEL EĞİTİM EKOSİSTEMİNE KAVUŞMUŞ DURUMDA—
Geniş kapsamlı yatırımların sonucunda özel eğitim alanında ülkenin güçlü ve yaygın bir ekosistem kurduğuna dikkat çekildi. Kaynaştırma ve bütünleştirme kapsamında yüzbinlerce öğrencinin eğitim hayatına dahil olduğu, özel eğitim sınıfları ve okulları üzerinden adalet duygusunun somutlaşıp desteklendiği ifade edildi. Evde eğitim, hastanelerde öğretim ve Bilimsel Yetenek Yolları (BİLSEM) gibi farklı destek modelleriyle toplumun her kesiminin eğitimden yararlanması hedeflendi.
Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerindeki finansmanın kamu bütçesiyle karşılandığı, her öğrencinin aylık destekleriyle aile yükünün hafifletildiği anlatıldı. Ayrıca, kurumlarda görev yapan personel sayısı ve toplam çalışanlar üzerinden özel eğitim sektörü hakkında kapsamlı veriler paylaşıldı.
– ULUSAL YAPAY ZEKA DESTEKLİ ZEKÂ TESTİ—
Türkiye’nin özel gereksinimli çocuklar için geliştirdiği yerli yapay zeka destekli zeka testiyle, çocukların yeteneklerinin çok boyutlu biçimde ölçülmesi hedefleniyor. 3-22 yaş aralığındaki bireylerin yetenek alanlarını güvenilir biçimde belirlemek ve uygun öğrenme alanlarını açmak amacıyla hayata geçirilen bu projeyle, öğretmenlerin çalışmalarını güçlendirmek ve erişilebilirliği ulusal norm haline getirmek amaçlanıyor.
Konuşmalar, toplumu oluşturan bireylerin emeklerini görmeye ve takdir etmeye çağırarak şu mesajla tamamlandı: Gözlerimizi yeniden topluma çevirip, engelli bireylerin emek ve umudunu hak ettiği şekilde görünür kılalım. Birlikte daha kapsayıcı bir gelecek için gereken adımları atmaya devam edelim.