Emine Erdoğan, Vatikan’daki kardeşlik temalı ekonomi konferansında katıldı. İnsanlık ve ekonomi alanındaki önemli buluşma hakkında detaylar burada.
Emine Erdoğan, Vatikan’da düzenlenen ve uluslararası önemli katılımcıların yer aldığı “Kardeşlik Temelli Ekonomi: Etik Çok Taraflılık” başlıklı konferansa katılım gösterdi. Bu yüksek seviyeli etkinlik, Vatikan’daki Papanın sosyal bilimler enstitüsünde gerçekleşti ve küresel toplumsal meselelerin çözümüne yeni bir perspektif kazandırmayı amaçladı.
Konferansa, Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı Başkanı Prof. Jeffrey Sachs, Vatikan Kardinalleri, rahibe ve çeşitli uluslararası temsilciler katıldı. Toplantıda özellikle çok taraflılık, BM reformu, küresel vatandaşlık ve etik değerlerin ekonomiyle ilişkisi gibi kritik konular ele alındı.
Konferansın “Küresel Vatandaşlık ve Çok Taraflılık” panelinde söz alan Emine Erdoğan, bugünün dünyasında dayanışma ve ortak aklın önemine vurgu yaptı. Konuşmasında, insanlığın tüm renkleri ve sesleriyle daha güçlü olduğunu ifade ederek, şu ifadeleri kullandı:
“Bizim inancımızda, insan insana emanettir. İnsanlık büyük bir ailedir ve her birimiz bu büyük ailenin parçasıyız. Hz. Mevlana’nın ‘Gök kubbe evim, insanlık ailem’ sözleri gibi, farklı ırklarımız, dillerimiz ve inançlarımız, dünyamızın güzelliklerini oluşturuyor. Bu mozaik, yaşamı daha anlamlı ve yaşanabilir kılıyor.”
Erdoğan, küresel krizlerin ve adaletsizliklerin global bir uyarı niteliğinde olduğunu belirtti. Dünya genelinde yetim çocukların sayısının 150 milyonu geçtiğini, Afrika’da kronik açlıkla mücadele eden 32 milyon insanın bulunduğunu ve dünya nüfusunun sadece %1’inin toplam servetin yarısına sahip olduğunu hatırlattı. Eğitim hakkından mahrum 244 milyon çocuk, yaklaşık 70 milyon yerinden edilmiş mülteci ve yoksulluk içinde yaşam mücadelesi veren milyonlarca insanın durumuna dikkat çekti.
Emine Erdoğan, tüketim ve kullanım alışkanlıklarını sorgulayan bir eleştiriyle, mevcut sistemlerin sürdürülebilir olmadığını kaydetti. O yüzden, insanlık ailesini ayağa kaldırmak ve adil bir dünya kurmak adına yeni çözümlere, etik ve çok taraflı işbirliklerine ihtiyaç olduğunu vurguladı:
“Bunun yolu, yeni yaklaşımların ve insani değerlerin ön planda tutulduğu, kapsayıcı çözümlerden geçiyor.”
Türkiye’nin, ilk günlerinden itibaren mültecilere kapılarını açtığını ve 4 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yaptığını anlatan Erdoğan, bu misafirperverliğin, Anadolu’nun kadim insanlık geleneğinden kaynaklandığını belirtti. Ülkesinin, gönüllü ve güvenli geri dönüş imkanlarıyla, mültecilerin onurlu bir yaşam sürdürebilmeleri adına çaba gösterdiğini ifade etti.
Erdoğan, teknolojik gelişmelerin hızına dikkat çekerek, dijital çağın risklerine değindi. Özellikle internet ve sosyal medyanın bağımlılık ve mahremiyet sorunlarına yol açtığını vurguladı. Ayrıca, dünya nüfusunun yarısının internet erişiminden mahrum olduğunu ve bu eşitsizliğin, yeni dijital bölünmeler yarattığını belirtti.
Konferans sırasında, Mevlana’nın “Pergelin iğneli ayağı sabittir benim dinimde, diğer ayağıyla 72 milleti dolaşırım” sözünü hatırlatan Erdoğan, bu metaforla, küresel vatandaşlık anlayışını şöyle özetledi:
“Kimliğimizi ve köklerimizi koruyarak, insanlık için faydalı olmayı amaçlamalıyız. Bu, farklılıklar içinde birlik, barış ve hoşgörüyü temel alan bir vizyondur.”
Günümüzde ülkelerin birden fazla krize aynı anda maruz kaldığını belirten Erdoğan, bu krizlerle tek başına mücadele edilemeyeceğini ifade etti. Çok taraflılığın, etik ilkelerin ve ortak aklın, küresel sorunların çözümünde hayati önem taşıdığını vurguladı:
“İklim değişikliği, gıda güvenliği ve göç gibi meselelerde, ülkeler arasında dayanışma ve adil paylaşım şarttır.”
Türkiye’nin 2017 yılında başlattığı ve BM desteğiyle küresel bir hareket haline gelen “Sıfır Atık” projesini anlatan Erdoğan, bunun insanlık ve doğa arasındaki dengeyi koruma adına atılmış önemli bir adım olduğunu belirtti. O, iklim değişikliğiyle mücadelede zihniyet dönüşümünün şart olduğunu vurguladı.
Erdoğan, dijital çağda bilgi teknolojilerinin, uzay teknolojilerinin ve yapay zekanın hızla geliştiğine dikkat çekerek, bu teknolojilerin sorumlu, kapsayıcı ve etik ilkelerle kullanılması gerektiğini belirtti. Ayrıca, internet ve teknolojilere erişim konusunda yaşanan eşitsizliklerin giderilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
BM En Az Gelişmiş Ülkeler İçin Teknoloji Bankası’na örnek göstererek, herkesin eşit erişim ve fayda sağlayacağı bir dünyayı amaçladıklarını ifade etti. Ancak, barış, demokrasi ve insan hakları gibi temel değerlerin, hala bazı ülkelerin tekelinde olduğunu dile getirdi.
Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür ve daha adil bir dünya mümkündür” mesajını hatırlatarak, bu sözlerin tüm mazlumların sesini temsil ettiğini ve küresel adaleti sağlama yolunda önemli bir adım olduğunu söyledi. Bu vizyonun, insanlığın ortak paydası haline gelmesi gerektiğine işaret etti.
Son olarak, insan hayatı ve onurunun tüm dinler ve inançlar için ortak kutsal olduğunu vurguladı. Müslümanların insanı kurtarmanın, Hıristiyanların ise sevgi ve hoşgörüyle yaklaşmanın temel ilke olduğunu belirtti. Erdoğan, bu ortak değerlerin, insanlığın yaralarını iyileştirecek güçte olduğunu sözlerine ekledi.
Konferans, katılımcıların yoğun ilgisiyle tamamlandı ve aile fotoğrafı çekilmesiyle son buldu. Emine Erdoğan’ın etkileyici konuşması, toplantıya katılanlar tarafından büyük takdir topladı ve konferans, ortak değerler ve insanlık için güçlü bir çağrı olarak kayıtlara geçti.