Emekli İsmail Kursalığını vuran 200 milyon liralık icra dosyası: Dolandırıcılığın yeni ve şaşırtıcı yöntemi gündemde.

Almanya’da yaklaşık kırk yıl çalıştıktan sonra Bodrum’da yaşamını sürdüren İsmail Kurtoğlu, 8 Eylül’de cep telefonuna gelen bir bildirimle adeta şok yaşadı: İcra takibi başlatıldığına dair mesaj. Avukatlarına başvurduktan sonra Bakırköy İcra Daireleri’nde kendisiyle ilgili herhangi bir borcun bulunmadığı halde, yüksek meblağlı bir senedin borç olarak gösterildiğini öğrendi. İncelemeler, 24 Haziran 2024 tarihinde Kurtoğlu adına 3 milyon 750 bin Euro değerinde bir senedin düzenlendiğini ve bunun yaklaşık 200 milyon TL karşılığına denk geldiğini ortaya koydu. Bu süreçte mal varlığına haciz, banka hesaplarında ise tedbir kararı uygulandı.
ŞÜPHELİNİN SENET DOLANDIRICILIĞINDAN 6 SUÇ KAYDI VAR Takibin durdurulabilmesi için mahkeme tarafından yaklaşık 40 milyon TL teminat istenmesi, Kurtoğlu’nun mal varlığının hâlâ cebri icra tehdidi altında kalmasına yol açtı. Bilirkişi raporunda, senedin üzerinde bulunan imzanın çerçeve yöntemi adı verilen teknikle, Kurtoğlu’nun bilgisi dışında başka bir evraktan aktarılmış olabileceği belirtildi. Dosyaya giren bilgilere göre, Deniz K. adlı şüphelinin (41) daha önce 6 suç kaydı bulunduğu ve önceki bir yargılamada aylık gelirinin 40 bin TL olduğunu açıkladığı kayıtlara geçti.
“EMEKLİ MAAŞIMLA ORTADA KALDIM” Mağdur İsmail Kurtoğlu, tüm mal varlığının haczedildiğini ve banka hesaplarına tedbir konulduğunu ifade etti. 40 yıl Almanya’da zor koşullarda çalıştığını, 2017’den sonra Bodrum Türkbükü’ne yerleştiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir mesaj gördüm; Adalet Bakanlığı’ndan diye yazıyordu. Avukatım baktı ve 3 milyon 750 bin euroluk bir senedin icraya verildiğini öğrendim. Şok oldum. İtiraz ettik ve suç duyurusunda bulunduk. Şu anda tüm mallarım hacizde ve tek gelirim emeklilik maaşı.”
“200 MİLYON LİRALIK İCRA TAKİBİ BAŞLATILDI” Avukat Mustafa Zafer, yaklaşık 187 milyon TL değerinde bir icra takibinin başlatıldığını ve 3 milyon 750 bin euro tutarında bir alacak için işlem yapıldığını belirtti. Takip başlatıldıktan sonra kurumsal iletişim ya da mesaj üzerinden gelen uyarı, durumun avukatlar aracılığıyla çözüme kavuşması için atılan adımların hızını etkiledi. Yetkili, borç olmadığı halde teminat yatırılmadığı için takibin durdurulamadığını ifade etti.
“İMZA ‘ÇERÇEVE YÖNTEMİYLE’ SENEDE AKTARILMIŞ” Zafer, bilirkişi raporundaki çerçeve yöntemi iddialarına değinerek, teslimat fişine imza atıldığını düşünürken boşluklarda imzanın başka bir evraka geçirildiğini öne sürdü. Dolandırıcılık eyleminin, kişisel verilerin elde edilmesiyle bağlantılı olabileceğini savunan Zafer, aylık 40 bin TL gelir beyanında bulunan kişinin çok daha yüksek bir alacak için borç veremeyecek kadar büyük bir süre çalışması gerektiğini söyledi. Dosyada ilerleyen süreçte bu iddialar doğrultusunda savcılığa suç duyurusunda bulunuldu; ancak teminatın yatırılmaması, takibi durdurmuyor ve mal varlığı üzerindeki haciz riskini sürdürüyordu.
Bu olay, dolandırıcılık kapsamında incelemelerin nasıl yürütüldüğünü ve çerçeve yöntemi olarak bilinen dolandırıcılık tekniklerinin ne kadar karmaşık olabildiğini gözler önüne serdi. Emeklilik yaşında olan bir vatandaşın hayatını alt üst eden bu süreç, yetkililerin ve adalet sisteminin dikkatini daha fazla çekmeye başladı.