Elma Labrador Çimen: Demansın gölgesinde aşkın direnci ve umutla dolu bir yolculuk. Sevgi, güç ve anıların izinde unutulmayan bir hikâye.
Birbirinden bağımsız gibi görünen üç kelime—Elma, Labrador, Çimen—bir tiyatro yapıtında bir aşkın arkasında yatan derin gerçekliği taşıyor. Tiyatro İn yapımı bu eserde Alzheimer hastalığı ekseninde, sevginin farklı yönlerini seyirciyle paylaşıyor.
Oyunun yazarı Matthew Seager, oyundan umut ve anda yaşamayı talep eden bir mesaj çıkarıyor: Hayat sana ne getireceğini asla bilemez. Türkiye’de ise Onur Ünsal yönetiminin rehberliğinde sahnelenen drama, müzikleriyle Kenan Doğulu’nun esintisini de hissediyor. Üçüncü oyuncu olarak müziğin ön plana çıkışı, özellikle Dancing Queen parçası, hikâyeyi derinleştiren bir unsura dönüşüyor.
Güçlü gerçekçilik ve duygusal yoğunluk, genç ve enerjik bir kadınla barda karşılaşan bir erkeğin aşkını ve evlilik yolculuğunu başlatıyor. Ancak kısa süre sonra erkeğe konulan Alzheimer teşhisi, ikilinin hayatını altüst ediyor. Kadın, yıkıma karşı duran sevdiğini asla bırakmıyor; bu köklü aşk, basitçe mutlu bir sonla bitmiyor, aksine karmaşıklık ve hassasiyetle ilerliyor.
Oyunun temelinde, ilişkinin neşe dolu, mizah içeren ve bazen sinir bozucu yanlarıyla hayatın sürprizlerini taşıdığı bir tablo yatıyor. Umut veren bir hissiyatla birleşen hüzün, seyirciyi derin bir etkiyle sarsıyor.
Oyunculuk performanslarının zayıf noktası değil, tam aksine öyle ki Nergis Öztürk ve Engin Hepileri’nin rolleri adeta hafızanın kırılganlığını ve sevgiye tutunmanın zorluğunu sahnede görünür kılıyor. Hepileri, yaşam sevinciyle dolu bir erkeğin çöküşünü ve hafızasının karanlık dehlizlerinde kayboluşunu anında hissettirirken, Öztürk dirayeti somut bir varlık gibi hissettiriyor. O artık acı içinde bile kendini koruyan ve sevgiye güvenen bir eş olarak sahnede kalıyor.
Yapım, minimalist ve sade bir rejinin gücüyle gerçekçiliği vurguluyor. Ajitasyondan uzak durarak Alzheimer’ın hem hasta olanlar hem de yanındaki kişiler için yarattığı yıkımı sahnede öne çıkarıyor. Metin, oyuncular ve yaratıcının düşünceli ve saygılı yaklaşımıyla, oyun sonunda derin bir hüzün ve umuda kapı aralıyor.
Sonuç olarak, Elma Labrador Çimen hem duygusal bir yoğunluk hem de sanatsal bir incelikle izleyiciye dokunan bir eser. Bu üç kelimenin ardında saklı olan sır, sahnede kendini gösteriyor ve herkesin izlemesi gereken bir deneyim haline geliyor.