DNA temelli hücresel tedaviyle T-ALL’de yeni umut: CAR-T yaklaşımı ve klinik deneyimler hakkında kapsamlı bilgiler.

İngiltere’de geliştirilen yeni bir tedavi yaklaşımı, T hücreli akut lenfoblastik lösemi (T-ALL) hastaları için umut vadeden sonuçlar gösterdi. Uygulanan tedaviyle 11 hasta sağlığına kavuştu ve hastalıkla olan savaşında yeni bir döneme adım attı. Bu yaklaşım, DNA’nın dikkatli bir biçimde düzenlenmesiyle “canlı bir ilaca” dönüştürülen tedavileri içeriyor. İlk kez uygulanan kişi olan 16 yaşındaki Alyssa Tapley, 2021 yılında T-ALL teşhisi konulmuştu. Ölüm sınırında kalan Alyssa’ya karşı uygulanan kemoterapi ve kemik iliği nakli beklenen yanıtı vermedi; 2022’de başlanan DNA tabanlı tedaviyle lösemiyi yenen genç kadın, şu an sağlıklı bir yaşam sürdürüyor.
Bu çerçevede, Alyssa gibi cevap vermeyen 10 hasta daha DNA tedavisiyle iyileşti. Uzmanlar, genetik bilimindeki ilerlemelerin daha önce mümkün görünmeyen tedavileri mümkün kıldığını belirtiyor. “İlk kez üç yıl önce uygulanmaya başlanan DNA tedavisi, eski bağışıklık sistemini yok edip yeni bir bağışıklık sistemi oluşturarak lösemiyle savaşmaya devam ediyor” açıklaması öne çıkıyor.
‘CAR-T uygulanır hale gelmiştir’ Prof. Dr. Burhan Turgut (Medical Park Bahçelievler Hastanesi) şu değerlendirmeyi paylaşıyor: Bu çalışma, önemli bir tedavi gibi karşımıza çıkıyor. T hücreli akut lenfoblastik lösemide artık CAR-T hücre tedavisi uygulanabilir durumda. CAR-T hücre tedavisi; kanser hücrelerini hedef alan T lenfositlerini genetik olarak değiştirerek, immün savunmanın en kritik unsurları olan bu hücrelerin kanser hücrelerini yok etmesini sağlıyor. Bu tedavi yöntemi, özellikle akut lenfoblastik lösemi, B hücreli lenfomalar ve multipl myelom gibi hematolojik kanserlerde son dönemde yaygın kullanıma girdi.
-DİDEM SEYMEN Haber Merkezi
Türkiye’de de sınırlı uygulamalar var başlığı altında Prof. Dr. Burhan Turgut, ülke genelinde bu alanda preklinik çalışmalar ve klinik denemeler bağlamında sınırlı uygulamaların bulunduğunu ifade ediyor: “Bu tedaviyle lösemi tamamen ortadan kaldırılabiliyor; ancak tedavi sonrasında hastanın vücudundaki sağlıklı T lenfositler de yok olabildiğinden, kök hücre nakliyle hastaya yeni bir immün sistem kazandırılması gerekecektir. Çalışmalarda bazı hastaların yaşamı kurtulsa da yan etkilerin yönetimi konusunda çalışmalar sürüyor. Bu ve benzeri bağışıklık sistemi hücrelerinin genetik mühendislikle değiştirilip kansere karşı kullanımı her gün daha da ivmeleniyor.”