DOLAR
41,9391
EURO
48,7999
ALTIN
5.540,56
BIST
10.941,79
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
21°C
İstanbul
21°C
Az Bulutlu
Pazartesi Yağmurlu
25°C
Salı Hafif Yağmurlu
20°C
Çarşamba Açık
18°C
Perşembe Açık
21°C

Necla Hasbutcu

Şiir, deneme ve öykü yazarı

    DAR KAPILAR GENİŞ ALANLAR

    A+
    A-

     

     

    Evren sürekli genişlerken

    zihinlere örülen bu dar kafalılık duvarı

    dünyamızı küçültüyor.

     

     

    Şu mısra hepimizin içinde bir yere dokunuyor, öyle değil mi?

     

     “Çekilmez hayat değil, dayanılmaz insanlar;

    Daralan dünya değil, dar kafalı insanlar.”  

     

    Bir an durup, kalabalıklar içinde nefes almaya çalışırken aklımıza düşen en saf gerçek bu. Bizi yoran, hayatın doğasındaki zorluklar değil; asıl yük, insanların birbirine reva gördüğü manevi ağırlık.

    Hayat, en temelinde inişli çıkışlıdır. Bir kayıp yaşarız, düşeriz, bazen beklemediğimiz bir kriz bizi sarsar. Bunlar, her ne kadar canımızı yaksa da kabullenme ve olgunlaşma sürecimizle hafifleyen doğal s/acılar. Onlarla yaşamayı öğreniriz.

    Fakat asıl dayanılmaz olan ne biliyor musunuz? Düşünsenize bu doğal s/acıların üstüne eklenen o insan kaynaklı kirlilik: Sırf kıskançlıktan yayılan bir yalan, sadece kendi korkusu yüzünden sizi kısıtlamaya çalışan biri, dar görüşlü olduğu için size sırt çevirenler… İşte bu boğucu atmosfer, hayatın kendisini değil, çevrenizdeki o insan ilişkilerini çekilmez kılıyor. Kendi türümüzün yarattığı bu manevi yük, bizi yorgun düşürüyor.

    Peki, bu kadar bilgi ve teknolojiye, küresel iletişime sahipken dünya gerçekten daralıyor mu?

    Bakın şu etrafınıza. Bir tıkla okyanus ötesinde istediğiniz bilgiye ulaşıyorsunuz, bambaşka kültürleri öğreniyorsunuz. Evren sürekli genişlerken zihinlere örülen bu dar kafalılık duvarı dünyamızı küçültüyor.

    Dar kafalı bir zihin, senden farklı olana, yeni bir fikre, kendi kalıbına uymayana tahammül edemez. Hemen “öteki” etiketini yapıştırır, yargılar, dışlar… Bu tavır, sadece o kişiyi değil, etrafındaki herkesi hapseder, sana da nefes alacağın alanı daraltır. Oysa dünya; farklı renklerden, farklı inançlardan, farklı düşüncelerden oluşan dev bir mozaik. O dar pencereden bakınca, bu mozaik sadece tek renk ve tek doğru olarak görünüyor. Ve bu “tek doğruluk” baskısı, senin hayatını da bir kibrit kutusuna dönüştürüyor.

    Unutma ki, senin yaşam kaliten, cebindeki paradan ya da bulunduğun coğrafyanın refahından çok daha fazlasına bağlı. O, tamamen kalbinin genişliğine ve zihninin açıklığına bağlıdır.

    Eğer hayat çekilmez geliyorsa, dönüp önce kendi zihin kapılarına ve çevrendeki insani ilişkilerine bak. Kurtuluş, dış dünyayı değiştirmekte değil, o kapıları ardına kadar açmakta gizli. Kendi hayat alanını genişlet; o dar kafalılığın seni ve çevrendekileri boğmasına izin verme.

     

     

     

     

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.