Evren sürekli genişlerken
zihinlere örülen bu dar kafalılık duvarı
dünyamızı küçültüyor.
Şu mısra hepimizin içinde bir yere dokunuyor, öyle değil mi?
“Çekilmez hayat değil, dayanılmaz insanlar;
Daralan dünya değil, dar kafalı insanlar.”
Bir an durup, kalabalıklar içinde nefes almaya çalışırken aklımıza düşen en saf gerçek bu. Bizi yoran, hayatın doğasındaki zorluklar değil; asıl yük, insanların birbirine reva gördüğü manevi ağırlık.
Hayat, en temelinde inişli çıkışlıdır. Bir kayıp yaşarız, düşeriz, bazen beklemediğimiz bir kriz bizi sarsar. Bunlar, her ne kadar canımızı yaksa da kabullenme ve olgunlaşma sürecimizle hafifleyen doğal s/acılar. Onlarla yaşamayı öğreniriz.
Fakat asıl dayanılmaz olan ne biliyor musunuz? Düşünsenize bu doğal s/acıların üstüne eklenen o insan kaynaklı kirlilik: Sırf kıskançlıktan yayılan bir yalan, sadece kendi korkusu yüzünden sizi kısıtlamaya çalışan biri, dar görüşlü olduğu için size sırt çevirenler… İşte bu boğucu atmosfer, hayatın kendisini değil, çevrenizdeki o insan ilişkilerini çekilmez kılıyor. Kendi türümüzün yarattığı bu manevi yük, bizi yorgun düşürüyor.
Peki, bu kadar bilgi ve teknolojiye, küresel iletişime sahipken dünya gerçekten daralıyor mu?
Bakın şu etrafınıza. Bir tıkla okyanus ötesinde istediğiniz bilgiye ulaşıyorsunuz, bambaşka kültürleri öğreniyorsunuz. Evren sürekli genişlerken zihinlere örülen bu dar kafalılık duvarı dünyamızı küçültüyor.
Dar kafalı bir zihin, senden farklı olana, yeni bir fikre, kendi kalıbına uymayana tahammül edemez. Hemen “öteki” etiketini yapıştırır, yargılar, dışlar… Bu tavır, sadece o kişiyi değil, etrafındaki herkesi hapseder, sana da nefes alacağın alanı daraltır. Oysa dünya; farklı renklerden, farklı inançlardan, farklı düşüncelerden oluşan dev bir mozaik. O dar pencereden bakınca, bu mozaik sadece tek renk ve tek doğru olarak görünüyor. Ve bu “tek doğruluk” baskısı, senin hayatını da bir kibrit kutusuna dönüştürüyor.
Unutma ki, senin yaşam kaliten, cebindeki paradan ya da bulunduğun coğrafyanın refahından çok daha fazlasına bağlı. O, tamamen kalbinin genişliğine ve zihninin açıklığına bağlıdır.
Eğer hayat çekilmez geliyorsa, dönüp önce kendi zihin kapılarına ve çevrendeki insani ilişkilerine bak. Kurtuluş, dış dünyayı değiştirmekte değil, o kapıları ardına kadar açmakta gizli. Kendi hayat alanını genişlet; o dar kafalılığın seni ve çevrendekileri boğmasına izin verme.