Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öğrenci yılları ve Semra Acar’ın anlatımıyla sanat tarihi yolculuğu hakkında kıymetli anılar ve keşifler.

İstanbul İmam Hatip Lisesi’ndeki yıllarını anlatarak başlayan sohbet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öğrenci kimliğini ve o dönemde yaşanan dinamikleri öne çıkarıyor. Semra Acar, Erdoğan’ın Piyalepaşa İlkokulu’ndan başlayıp Fatih’teki okuluna kadar olan süreci hatırlatırken, sanat tarihi öğretmeni olarak öğrencilik yıllarını aktarıyor.
1970’lerdeki eğitim ortamının kısıtlı şartları altında bile, Acar’ın öğrencileriyle paylaşılan dayanışma ve paylaşıma verilen önem vurgulanıyor. Öğrencilerin yurt içindeki farklı illerden gelmeleri, okulun akademik standartlarını yükseltecek adımlar atılması gerektiğini göstermiştir. Özellikle kapuska menüsünün sık görüldüğü bir dönemde, öğretmenler ile öğrencilerin birlikte çeşitli deneyimler yaşadığına işaret ediliyor; bu paylaşımlar hayatlarına güzellikler katmış.
Semra Acar, Erdoğan’ın lisede yatılı olarak eğitim gördüğünü belirterek, onun liderlik özelliklerini ortaya koyan bazı anekdotlar paylaşıyor. Sınıf başkanı olarak konumunu pekiştirdiğini ve münazara ile edebiyat kulübü başkanlığı gibi faaliyetlerde öncü rol üstlendiğini ifade ediyor. Sık sık diğer okullarla yapılan münazaralarda üstün performans gösterdiğini, okula kupalar getirdiğini hatırlatıyor. Bu dönemdeki başarının, Erdoğan’ın sonraki liderlik vizyonuna zemin hazırladığını belirtiyor.
Erdoğan’ın öğretmeni olmak duygusunu taşıyan Acar, Cumhurbaşkanı’nın eğitim hayatının Türkiye’nin bugünkü başarısı için bir örnek teşkil ettiğini söylüyor. Fetih duası gibi geleneksel motivasyonları ve muasır devletler seviyesine ulaşma çabalarını da anımsatarak, Erdoğan’ın dünya çapında ilgi gören bir figür haline gelmesinde imam hatip okullarının rolünü vurguluyor.
Semra Acar hakkında ise Ankara’da 1943 yılında doğan bir subay ailesinin çocuğu olarak başladığı eğitim hayatını anlatıyor. İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’ne yönelen akademik yolunun sanat tarihine olan tutkusuyla şekillendiğini ifade ediyor. İlk atamasını Samsun’da yapması planlanmasına rağmen babasının uyarısı nedeniyle Eskişehir Atatürk Lisesi’ne kaydını taşıdığını ve burada iki yıl öğretmenlik yaptığını belirtiyor. 1970 yılında İstanbul’a taşınmasıyla kariyerine yeni bir yön veren Acar, sanat ve eğitim arasındaki bağı güçlendiren bir deneyim hikâyesi sunuyor.