COP31 Türkiye’de tarım ve dijital dönüşüm için yeni fırsatlar ve zorluklar: sürdürülebilirlik, inovasyon ve verimli tarım çözümleriyle gelecek vizyonu.

İTB Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer’in idaresinde gerçekleştirilen Kasım ayı olağan meclis toplantısında, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi taraf ülkelerinin COP31 için Türkiye’de bir araya gelmesinin ülke için hem diplomatik prestij hem de ekonomik, teknolojik, çevresel ve kurumsal kapasite açısından büyük fırsatlar doğuracağı ifade edildi. Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, COP31’in ülkemizde düzenlenecek olmasının tarım sektörü için özellikle önemli bir dönüşüm sürecini başlatabileceğini belirtti; küresel iklim politikalarıyla uyumlu, sürdürülebilir üretim ve ticareti yeni bir seviyeye taşıma potansiyelini vurguladı. Tarımsal alanlarda iklim etkilerine karşı uyarı niteliğinde olan bu yılın zorlukları ile ilgili olarak, kuru üzüm, kuru incir ve kuru kayısı gibi geleneksel ihracat ürünlerinin verim ve kalitesinde kayda değer düşüşler kaydedildi. Artan sıcaklıklar, yağış dengesizliği, don ve dolu olayları üretim üzerinde baskı kurarken, rekolteler uzun vadeli ortalamaların altında kalıyor. Bu durum, küresel iklim kriziyle açıklanan arz sorunlarının ihracat maliyetlerini de yükselttiğini gösteriyor. 22 Kasım itibarıyla yeni sezon ihracat hacimlerinde geçen yılın aynı dönemine göre kuru üzümde %25, kuru incirde %20 ve kuru kayısıda %65 gerileme yaşandı. Bununla birlikte artan ihraç fiyatları da bu arz sıkıntılarının bir sonucu olarak ortaya çıktı; kuru üzümde yaklaşık %3, kuru incirde %8 artış, kuru kayısıda ise %72 yükseliş kaydedildi. Geleneksel ürünlerimizin ihracat değerlerinde son yıllarda görülen bu yükselişler, iklim değişikliğinin ve ekonomik sarsıntıların etkilerini yansıtıyor ve bu durumu farklı açılardan anlamak için analizler sürüyor.
Yapay zeka tarımda köklü değişimlerin kıvılcımını ateşledi diye ekledi Meclis Başkanı Tuncer; yapay zekanın, büyük veri analizi, sensör tabanlı izleme ve makine öğrenmesi ile tarımsal üretimin verim planlamasını daha doğru hale getirdiğini, sulama ve gübreleme süreçlerini optimize ettiğini, hastalık ve zararlı tespiti için erken uyarılar oluşturduğunu belirtti. Bu gelişmeler, su ve enerji kaynaklarının daha verimli kullanılmasını sağlarken üretici için kalite ve verimlilik kazanımlarını artırıyor. FAO’nun raporuna atıfta bulunarak, yapay zekanın gıda güvenliği ve denetim süreçlerinde devrimsel bir rol üstlendiğini vurgulayan Tuncer, gıda güvenliği ve üretim süreçlerinde hız ile doğruluğun birlikte yükseldiğini ifade etti. Ancak bu dönüşümün başarılı olabilmesi için güçlü yönetişim, güvenilir veri altyapısı ve geniş işbirliği mekanizmalarının oluşturulması gerektiğini de sözlerine ekledi. (DHA)