CHP Yönetimi ve kararlı tavır: Suskunluk yerine kurumsal kimlik ve cesur politika odaklı bir vizyonla güven inşa edin.
Gideceğimiz yol net; görevimizin başındayız ve başka hiçbir hedefimiz yok. Arkadaşlarım ve Sayın Genel Başkanımız da bunu vurgulayarak, bazı televizyonlarda Aziz Bey’in dostlarının bize karşı yürüttüğü saldırıların hâlâ sürdüğünü görüyoruz; bu, suskunluk ya da korkaklık değildir. Amacımız Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurumsal kimliğini korumaktır.
“BENİM SON UYARIM OLSUN YOKSA KONUŞMAK ZORUNDA KALIRIM” ifadesiyle net bir duruş sergiliyorum; aksi halde konuşmak zorunda kalabilirim. Son olarak, Sayın Genel Başkanım’ın da talimatıyla görevimizi en kısa sürede arkadaşlarımızla yerine getirip yolumuza devam etmek istiyoruz. Ekranlarda, şurada ve burada süregelen yalan ve iftiralara karşı dikkatliliğimizi korumalı, değerli seçmenimizi bu oyunlara alet etmemeliyiz. Bu sürecin son bulmasını ümit ediyorum.
“BİR YERE KAÇMAYACAĞIMI YEDİ DÜVEL BİLİR” sözünü tekrarlıyorum: kaçmıyorum; korkularımızı geride bıraktık ve göreve odaklandık. Ankara’da partimizin lehine karar çıkacağına inanıyorum; belirlediğimiz görev ve tanımımız bu yönde net.
Bugün MK toplantısının yankılarıyla uzun zamandır yaptığımız görüşmeleri sürdürüyoruz. Eski ilçe başkanlarımız, il yöneticilerimiz ve yoldaşlarımız bugün bizi ziyaret edecek; sohbet edeceğiz ve hedeflerimizi paylaşacağız. Başka hiçbir şey yok. Özellikle birkaç televizyon muhabiriyle olan temaslara ilişkin olarak her türlü saygıyı koruyacağım; telefonum üç gün boyunca onlara açık olacak ve güvenilirliğimi sürdürmeye özen göstereceğim.
Gerekli eleştirileri yapan arkadaşlarım Eşref Erdem, Levent Kök, Aziz Kocaoğlu ve şu anki belediye başkanımız Zeydan Karalar gibi isimlerle ilgili tek bir cümleyle karşılık vereceğim; fakat parti kaçkınlarını televizyonlarınıza davet etmeyin. Sizlere abiniz olduğumu ve dürüstlüğün kıblemiz olduğuna olan inancımı yineliyorum. Bu süreçte sizden ricam, gereksiz tartışmalara yol açmayacak olgunlukla hareket etmenizdir.
İnşallah davetlerimizi bir kez daha değerlendirecek ve kişisel baskıların yerine yapıcı bir diyalog kurulacaktır. Garip ablamızın bizi referans alıp izlemesi gibi duygusal tepkilerle değil, toplumsal sorumluluğumuzla hareket etmeye odaklanıyoruz.