Türkiye’nin teyit mekanizmasıyla silah bırakma ve fesih süreci netleşiyor: güvenli adımlar, yasal süreçler ve toplumsal barış odaklı rehber.

Çelik, silah bırakma sürecinin sadece sözde değil, fiili bir sonuca bağlanması gerektiğini vurguladı. Teyit rolünü üstlenen kurumlar olarak Türk Silahlı Kuvvetleri ile Milli İstihbarat Teşkilatı‘nın ön planda olduğuna dikkat çekti ve bu mekanizmanın Somut adımların denetlenmesinde kilit rol oynadığını ifade etti. Devletin teyit edici yaklaşımıyla, silahlarını bırakan PKK için nihai statü, yasal çerçeve üzerinden belirlenecektir.
Odak noktası, PKK’nın tüm unsur ve uzantılarının feshi ile silahların bırakılmasıdır. Bu süreçte devletin çeşitli kurumlarının hazırlıkları ve istihbarat çalışmaları bir araya geliyor; ayrıca Meclis’te kurulan komisyon da bu işin yol haritasını çiziyor. Komisyon, silah bırakma ve fesih konusunda ileride atılacak adımlar için hukuki çerçeve oluşturmaya çalışacak ve bu çalışmalara yön gösterici olacak bir pusula görevi görecek.
Avrupa’nın PKK konusundaki yaklaşımı konusunda konuşan Çelik, bazı Avrupa kurumlarının terör örgütü tanımını değiştirme yönündeki girişimlerinin Türkiye açısından risk oluşturduğunu belirtti. Avrupa Parlamentosu’ndaki bazı taleplerin arkalarında farklı odakların olduğuna işaret etti ve Türkiye’nin bu yöndeki tutumunu netleştirdi. Terörsüz Türkiye hedefinin, bölgedeki istikrar için önemli olduğunun altını çizdi.
Yol haritası işliyor ifadesiyle sürecin akışını anlatan Çelik, feshi ve silah bırakma konusundaki mekanizmanın çalışır durumda olduğunu söyledi. Teyit mekanizmasının görmesi halinde örgütün silahlarını bıraktığına dair kararlar, Cumhurbaşkanı tarafından gerektiğinde devreye alınan mekanizmalarla onaylanacak. Bu yaklaşım, kanuni düzenlemeler açısından örgüt mensubu olanların ayrıcalık elde etmemesi gerektiğini de kapsıyor.
İmralı süreci ve SDG ile ilgili konuların komisyonun gündeminde yer aldığını belirten Çelik, yol haritasının “terörsüz Türkiye” hedefine odaklandığını ve sapma olmadan ilerlediğini vurguladı. Provokasyon ve sabotaj girişimlerine karşı dikkatli olunması gerektiğini, ancak odak noktasının değişmediğini ifade etti. Bu bağlamda, devletin milli iradesi ve Meclis’in organik rolü vurgulanarak, pazarlık veya taviz yaratma amacı taşımayan bir süreç yürütülüyor.
Pakistan, Irak, Suriye’deki unsurlar için tek bir çerçeve içinde hareket edilmesi gerektiğini belirten Çelik, tüm şubelerin ve ideolojik-finansal uzantıların sonlandırılmasının, yalnızca silahları bırakmalarıyla sınırlı olmadığını; operasyonel ve finansal bağlantıların da kesilmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye’nin bu gündemi bölgede geride bırakmak istediğini ve bunu tüm taraflar için adil bir çözüme yönlendirmek istediğini belirtti.
Komşular ve ittifaklar bağlamında ise komşu ve müttefiklerden daha fazla destek beklediklerini söyledi. Türkiye’nin Suriye politikası üzerinden tüm tarafların haklarını koruyan kapsayıcı bir yaklaşımı benimsediğini ve herkesin katılımıyla istikrarlı bir yönetim modelinin gerekliliğini vurguladı. SDG gibi yapıların terör örgütü olmaktan çıkması halinde bölgesel düzenin değişeceğini ifade etti.
Barzani koruma görüntülerine ilişkin açıklamalarda ise bu tür durumların inceleme gerektirdiğini belirtti. Barzani’nin ziyaretine dair güvenliğin sağlanması gerektiğini, ancak Barzani’nin görevinden bağımsız olarak düşünecek bir yaklaşım olmadığını iletti. Bahçeli ile ilgili açıklamalara Barzani’nin ofisinden gelen yanıtlar üzerinden de dikkat çekici değerlendirmeler yaptı ve dilin yanlış kullanıldığına dikkat çekti.
Yargı ve medya konuları konusunda ise İmamoğlu’nun yargılandığı davanın TRT’den canlı yayınlanması konusundaki ayrım gözetmeme ilkesinin altını çizdi. Hukuk sisteminin eşitlik ilkesi gereği karar verildiğini ifade etti. Papa 14. Leo’nun ziyaretine ilişkin ayırt edici değerlendirmelerde, Türkiye’nin misafirperverliği ve protokol kuralları çerçevesinde hareket edildiğini belirtti. Papa’nın mesajının din ve hoşgörü açısından dünya için olumlu örnek teşkil ettiğini kaydetti.
Karadeniz ve güvenlik konularında ise bölgesel seyrüsefer güvenliğinin korunması gerektiğini, bu durumun tedarik zincirinin sürekliliğini etkilediğini belirtti. Türkiye’nin yakın dönemdeki temaslarıyla barışın sağlanması için net adımlar atılması gerektiğini ifade etti. Yunanistan’ın bazı açıklamalarına karşı Türkiye’nin diplomasiyi sürdürerek karşılıklı adımlar atacağını belirtti.
Son olarak bedelli askerlik ve ordu reformları hakkında, Milli Savunma Bakanlığı’nın açıklamalarına atıfta bulunarak, güvenliğin ve savunmanın önceliklendirilmesi gerektiğini, reformların ülkenin savunma kapasitesini güçlendirecek şekilde planlandığını ekledi.