Büyük, cesur ve güzel bir yolculuk ile adada gerilimin sinematik öyküsü. Yeni anlatılar, heyecan ve duygu dolu bir deneyim.
Çağdaş bir özgürlük arayışının ve bağ kurma ihtiyacının iç içe geçtiği bu incelemede, Kogonada’nın yönettiği ve Seth Reiss’in kaleme aldığı film boyunca iki kahramanın içsel yolculuğu ön plana çıkıyor. Düğünde başlayan tanışma, David ve Sarah’nın birbirinden farklı korku ve arzularını su yüzüne çıkarıyor; onların geçmişiyle hesaplaşırken sürreal ve müzikal öğeler, hikayeyi zenginleştiriyor.
Sarah’nın annesini kaybetmesiyle yüzleşmesi, her ilişkinin dinamiklerini değiştiren bir kasıtlı kaçış hâline geliyor; David’in ilk aşkından aldığı reddin ardından savunduğu kaçış mekanizması da karakterlerin ilerleyen zamanlarda kurduğu bağları etkiliyor. Bu yönleriyle film, geçmişle yüzleşmenin bireyleri sağlıksız kılabileceği teması üzerinde duruyor ve izleyiciyi orta yaşlı kahramanların yolculuğuna davet ederken, görsel olarak da büyülü bir atmosfer kuruyor.
Capcanlı oyunculuk ve sahnelerin sürreal yapısı, filmin fantastik yönünü güçlendirmekle kalmıyor; müzikli ve renkli dokular, karakterlerin bilinçli yalnızlıklarını ve ortak arayışlarını öne çıkarıyor. Ancak nihai aşamada romantik komedi klişelerine yaklaşması, eserin özgün tonunu hafifçe gölgeliyor. Yine de bu özgün atmosfer, türün hayranlarını etkileyen unsurlardan biri olarak öne çıkıyor.
“Büyük, Cesur ve Güzel Bir Yolculuk” ayrıca Margot Robbie’nin Barbie sonrası sinemada iz bırakan bir çıkış yapmasıyla da dikkat çekiyor. Film, After Yang’la aynı dönemde vizyona giren yapımlardan biri olarak, Kogonada’nın Colin Farrell ile olan işbirliğini yeniden güçlendirdiğini gösteriyor. Farrell’ın zaman zaman durgunlaşan performansı ile Robbie’nin enerjik oyunculuğu arasındaki kimya, sahnelerde başarılı bir uyum yaratıyor. Yardımcı rollerde Kevin Kline ve Phoebe Waller-Bridge, hikâyenin mizahını güçlendirirken kadro genişliğini zenginleştiriyor.
Adada gerilim temasını taşıyan diğer yapım ise Berlin Film Festivali’nde prömiyer yapan Alman yönetmen Jan-Ole Gerster’in Islands/Ada adlı eseri. Blaz Kutin ve Lawrie Doran’ın kaleme aldığı senaryo, Kanarya Adaları’ndaki lüks bir oteli merkez alıyor ve Tom’un sade yaşamı ile Maguire ailesinin ani sürprizleri arasındaki gerilimi işliyor. Tenis hocası olarak otelde geçen rutin hayat, beklenmedik bir kayboluş ve polis soruşturmasıyla adeta gerilimli bir atmosfere savruluyor; yapım, Hitchcock etkileriyle dönemin saygın başyapıtlarına saygı duruşunda bulunuyor.