Boğazın incisi Zeki Paşa Yalısı’nın tarihi ve lüks büyüsünü keşfedin; zarafet, miras ve muhteşem manzaralarla dolu bir yolculuk.

İstanbul Boğazı’nın büyüleyici manzarasını kucaklayan yalının estetiği, yemyeşil bahçesi ve şatoyu andıran ihtişamı bugün bile gözler önüne seriliyor. Göz alıcı mavinin ve doğanın yeşilinin iç içe geçtiği noktada yükselen yapı, izleyenleri adeta büyülüyor.
Türkiye’nin en pahalı evi olarak anılan Zeki Paşa Yalısı, boğaz manzaralı konumu ve 23 odasıyla lüks gayrimenkul piyasasının simgesi haline geldi. Ailenin yalıyı satışa çıkarırken emlak şirketini yetkili kılmasıyla, İstanbul Boğazı kıyılarındaki benzer yalılara kıyasla değerinin oldukça yüksek olduğu görüşü pekişti. 130 yıllık taş yapı olansarıştan, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün ayağına yakın konumu dikkat çekiyor.
Tophane Müşiri Zeki Paşa Yalısı, mimarisiyle öne çıkıyor. Dönemin ünlü mimarı Alexandre Vallaury tarafından tasarlanan yapı, Barok etkileri ve şatoyu andıran çizgileriyle diğer yalılardan ayrılıyor. Günümüzde Trabzonlu bir ailenin hâkim olduğu belirtilen yalının en bilinen mirasçıları arasında Meliha Baştımar yer alıyor.
Beş katlı olan palas, bahçeden ve deniz tarafından iki farklı girişe sahip. Toplamda 2 bin 489 metrekare kapalı alana yayılan yapısında bodrum dahil, 510 metrekarelik bir arazi üzerinde inşa edildi. Her katta 5’i boğaz manzaralı toplam 6 oda, geniş bir orta salonu, banyoları, tuvaletleri ve mutfakları bulunuyor. Yalı, her yönüyle Boğaz’ın büyüklüğünü ve tarihî görkemini adeta gözler önüne seriyor; drone görüntüleri bu görselliği en çarpıcı biçimde aktarıyor.