Batı Anadolu ve İzmir fayları, jeotermal etkiler ve transfer fayı Gelenbe üzerine kapsamlı bir analiz.
Sözbilir, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Deprem Bilim Kurulu üyesi olarak Türkiye’deki aktif fayların çoğunun Batı Anadolu’da yer aldığını hatırlatıyor. Kabuğun güneybatıya doğru yıllık yaklaşık 40 milimetre hareket ettiği bölgede, yaklaşık 200 fay potansiyel olarak deprem üretebilme kapasitesine sahip. Son yüzyılda bu faylardan sekizinin kırıldığı, geriye kalanların ise kırılmayı beklediği belirtiliyor. Bu faylar belirli ölçek ve büyüklüklerde deprem üretecekler.
Batı Anadolu’nun iç kesimlerinde de deprem aktivitesinin sürdüğüne dikkat çeken Sözbilir, bölgenin jeotermal potansiyelinin yüksek olduğunu vurguluyor. Faylar deprem üretmeye başladığında, jeotermal sistemler nedeniyle sarsıntıların hemen bitmemesi olasıdır. Simav ile Sındırgı faylarında da benzer bir durumun görüldüğünü ifade ediyor.
GELENBE FAYI GERİLİM TRANSFER EDİYOR
Simav Fay Zonu’nun yaklaşık 200 kilometrelik bir uzunluğa sahip olduğunu ve içinde yedi segmente ayrıldığını belirten Sözbilir, her bir segmentin 6 ila 7,2 arasındaki deprem potansiyeline sahip olduğunu ifade ediyor. Bölgedeki en büyük sarsıntı 1970 Gediz depremi olarak kaydedilmiş ve can ile mal kayıplarına yol açmıştır. Şu anda Simav’ın kuzeyinde yeni deprem hareketleri gözlenirken, fayın orta kısmında büyük bir hareketlilik yok. Simav Fayı’na dik bir yapıya sahip olan Gelenbe Fayı ise transfer fayı olarak işlev görüyor; üzerine gelen stresin kendi doğrultusu boyunca kuzeye ya da güneye aktarılabildiğini anlatıyor. Kırılmasının mümkün olmasına rağmen, stres transferinin daha baskın olduğu bir mekanizma olarak öne çıkıyor. Eğer stres kuzeye transfer olursa Balıkesir fayına doğru ilerleyebilir; güneye transfer olursa ise Akhisar ve Soma taraflarını etkileyebilir.
İzmir özelinde, Ege Denizi’ndeki faylarla birlikte toplamda yaklaşık 40 fay bulunduğunu ve bunlardan 17’sinin karada yer aldığını belirtiyor. İzmir’in en dikkat çekici ölçütlerinden biri, 1688’deki 6,8 büyüklüğündeki deprem ile kentteki büyük zararlar olduğudur. Bu dönemde yaklaşık 10 bin can kaybının yaşandığı ifade ediliyor ve yaklaşık 337 yıl boyunca bölgede yaşanan yıkıcı bir deprem yokmuş. 30 Ekim 2020’de Sisam merkezli 6,6 büyüklüğündeki deprem ise kara sularında olan fayları kapsamadığı için İzmir faylarının henüz kırılma sınırına gelmediğini gösteriyor.
Son üç yıl içinde yürütülen çalışmalar, İzmir’deki fayların her birinin hangi aralıkla deprem ürettiğini, en son depremin ne zaman gerçekleştiğini ve o depremden sonra ne kadar süre geçtiğini ortaya koyuyor. İzmir’deki Tuzla Fayı, Gülbahçe Fayı ve Seferihisar Fayı gibi bantların deprem üretme zamanlarının geldiğini belirleyen bu çalışmalar, kenti deprem açısından daha hazır hale getirmek gerektiğini gösteriyor.