Bakan Tekin’in TBMM bütçe görüşmeleri ve protokol tartışmalarıyla eğitim politikalarındaki yeni vurgulara dair özet ve analiz.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen 2026 bütçesi kapsamında Bakan Tekin, eğitim camiasına yönelik çalışmaları ve sivil toplumla yürütülen iş birliklerini değerlendirdi. Uzun yıllardır eğitim dünyasında bulunduğunu ifade eden Tekin, laik ve çağdaş bir eğitim sistemi inşa etme hedeflerini sıkça dile getirdi. Ayrıca akademik hayatında anayasa hukuku dersleri verdiğini anımsatarak konuşmasına devam etti.
Hukuk devleti ilkeleri içinde hareket ettiğini söyleyen Tekin, sivil toplum örgütleriyle ilişkilerde kamu kurumlarının gördüğü akreditasyonlar ve resmi mevzuatlar doğrultusunda hareket edildiğini vurguladı. Protokol imzalama süreçlerinde hangi tüzel kişiliklerin dahil olduğunun netleşmesi gerektiğini belirterek, “Cemaat ya da tarikat” şeklinde adlandırmaların kendi ideolojik tercihlerine göre yapıldığını, kendisinin ise bu tür sınıflandırmalara göre hareket etmediğini ifade etti. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kararları ile protokollerin etkilenebileceğini ve iptallerin de buna göre değerlendirileceğini açıkladı. Ayrıca bütçe kapsamında sivil toplum kuruluşlarına hisse veya aktarılan kaynaklar konusunda titiz yaklaşım sergilediklerini söyledi.
Gülbahar Hatun okullarını 1990 yılında hangi grubun açtığı gibi sorularla sivil toplum ve karşılaşılan tartışmaların altını çizen Tekin, diplomadaki sahtecilik iddialarına yanıt verirken kamuoyunun dikkatini çocukların güvenliğine ve kamu yararına yönlendirdi. 15 milyon İstanbullunun kişisel verilerinin siyasi çıkarlar uğruna kullanılmasına ilişkin değerlendirmeleri de gündeme taşıdı.
GEREKLİ SORUŞTURMA SÜREÇLERİNİ YÜRÜTÜYORUZ
Özellikle köy okulları konusundaki eleştirilere değinen Tekin, köylerden gelen talepler doğrultusunda bu yıl en az bir öğrenci için bile olsa köy okullarını açtıklarını ve mevzuatta yapılan revizyonla 404 köy okulunun hizmete başladığını ifade etti. MESEM konusunda ise açılımlara ilişkin açıklamada bulunan Tekin, bu programın kapsamının Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 138 No’lu Yaş Sözleşmesi ile uyumlu olduğunu ve 14 yaşını dolduran öğrencilerin kaydolmasının gerekliliğini dile getirdi. İş sağlığı ve güvenliği konusundaki mevzuat uyumunun yanı sıra, denetimlerin yoğunlaştığını belirtti. Bu yıl içerisinde 253 bin 940 işletmenin incelendiğini ve bunlardan 23 bin 252’sinin şartları sağlamadığı için kapatıldığı bilgisini paylaştı.
Sınav güvenliğiyle ilgili soruşturmaları sürdürdüklerini ve LGS sürecinde yaşanabilecek usulsüzlüklere yönelik gerekli adımları attıklarını kaydeden Tekin, “Çocukların geleceklerini karartacak yaklaşım ve söylemlere karşı net duruşumuz devam ediyor” dedi. Ayrıca 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü’nün tatil gününe denk düşürülmesi konusundaki eleştirilere yanıt verirken, bu tür kararların arkasında kesinlikle bir art niyet olmadığını, ilerleyen yıllarda bu konulara daha dikkat edileceğini söyledi.
Okulların temizlik ve hijyen konusundaki tartışmalara değinen Tekin, mevcutta 60 bin okulda 130 bin temizlik personeli görev yaptığını hatırlattı. Emeklilik yaşıyla ilgili olarak da YÖK’ün önerilerini paylaşan Tekin, 72 yaşına kadar uzatma ihtimalinin değerlendirildiğini ve ileri bir aşamada 75 yaşa kadar esnek bir sözleşme ile çalışma yaşamının uzatılabileceğini belirtti. Bu konu Meclis’in karar sürecine bağlı olarak şekillenecek.
Komisyon toplantısında ayrıca YÖK, ÖSYM ve ilgili kurumlardaki bütçe konuları ele alınırken, yükseköğretimdeki öğrenci sayıları, sahte diploma ve staj/internship süreçlerindeki düzenlemeler ile ilgili çalışmalar da öne çıkan başlıklar arasında yer aldı.