Aziz İhsan Aktaş Örgütüyle ilgili ihalelerde rüşvet ve fesat iddialarının özeti; iddianameye dair temel bilgiler ve süreç hakkında kısa bakış.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, Aziz İhsan Aktaş liderliğindeki suç örgütüyle ilişkili olarak 200 şüpheliye yönelik operasyonlar ve 40 tutuklu durumundaki kişilerle ilgili iddianame hazırlandı. Bu kapsamda “Suç Örgütü Kurma ve Yönetme” ile birlikte çok sayıda suç kapsamında adımlar atıldığı belirtiliyor. İddianamede, Aziz İhsan Aktaş’ın toplamda 704 yıla kadar hapis talebinin yer aldığı ve bazı belediye başkanlarının görevlerinden uzaklaştırıldığı ifade ediliyor.
Sanıklar arasında Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat ve diğer ilçe belediye başkanlarının da bulunduğu iddianamede, ihalelere fesat karıştırma, resmi ve özel belgede sahtecilik ile rüşvet alma-vurma işlemlerinin ayrıntılı olarak ele alındığı belirtildi. Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve bazı CHP’li belediyelere yönelik bağlantıların, 2020 yılından itibaren ihale süreçlerinde örgüt tarafından nasıl yönlendirildiğine dair tespitler paylaşıldı.
İddianamede, örgüt elebaşı Aktaş’ın, “İhale işlemlerinde kontrolü elde etmek” amacıyla Beşiktaş Belediyesi ve diğer belediyelerle kurulan bağlantıları kullanarak, ihale dokümanları ve teklif süreçlerinde belirli firmaları öne çıkarma stratejisini benimsediği iddia edilmektedir. Ses kayıtları ve tanık beyanları, Aktaş’ın tepe konumunu işaret eden ifadeler içeriyor ve örgütün emir-komuta zinciri içinde güvencesini sürdürdüğü belirtiliyor.
İddianamede, örgüte bağlı yeni şirketlerin kurulması ve mevcut firmaların haksız kazanç elde etmek amacıyla ihale süreçlerinde nasıl konumlandırıldığına dair ayrıntılar da yer alıyor. Şirketler arasındaki işlem ve bağı kurmaya yönelik çabaların kamu kaynaklarının ihalesinde nasıl müşkül stratejilerle değerlendirildiği, çalışanların resmi kayıtlardaki görünümünün ötesindeki rol ve görevlerle mesafe aldırılarak nasıl yönlendirildiği üzerinde duruluyor.
“SUÇ ÖRGÜTÜNÜN FİRMALARI DIŞINDA TEKLİF SUNAN OLMADI” ifadesiyle başlayan bölüm, örgütün ihale süreçlerinde sürekli olarak aynı firmalardan teklif alındığını ve bazı ihalelerde örgüte ait olmayan firmaların teklif sunmadığını, hatta bazı ihalelerde örgütle irtibatlı kişilere ait firmaların yan teklifte bulunduğunu ortaya koyuyor. İddianamede, örgüte bağlı şirketlerin ihale süreçlerinde etkin rol oynadığı ve diğer firmaları dışlayarak kurumlar üzerinde baskı kurduğu belirtildi.
Bu bilgiler ışığında, sanıkların ihale hazırlık süreçlerine müdahalesi ve rüşvet ilişkileri sayesinde kazanç elde etme amacıyla hareket ettikleri, ayrıca örgüt adına çalışan kişilerin maddi durumlarından faydalanılarak adil olmayan bir avantaj sağlandığı kaydediliyor. İçerikte, tüm bu eylemlerin yasal sınırlar içinde görünmesi için yasal form altında devam ettiği iddiası da yer alıyor.