Arda Güler’in ilham verici hayat hikayesi ve futbol serüvenini keşfedin. Başarı ve azim dolu yolculuğu hakkında detaylar burada.
Size kendi hikâyemi anlatmanın zamanı geldi. Bu hikâye, sadece benim değil, aynı zamanda sizin de hayatınıza ilham kaynağı olabilir. Bir futbolcu olmanın ne demek olduğunu, hayallerle gerçeklik arasındaki ince çizgiyi ve azmin önemini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ben de tıpkı sizin gibi küçük bir çocukken başlamıştım bu yolculuğa. Çok uzak olmayan bir zamanda, 12 yaşımdayken, bir Playstation alabilmek için günlerce yalvarmıştım. O zamanlar pek fazla video oyunu oynamazdım çünkü dışarıda, sokakta futbol oynamayı tercih ederdim. Ama bir gün arkadaşlarımın elinde yeni çıkan FIFA 17’yi görünce, hayalimdeki dünya bir anda gerçek oldu. Alex Hunter ile kariyer modunu oynarken, kendimi o hayalimdeki futbolcunun yerinde hayal ediyordum.
Bu oyunda, büyük kulüplerle anlaşma imzalayıp, Cristiano Ronaldo gibi yıldızlarla yan yana sahaya çıkma hayali kurardım. O anlar benim için sadece bir oyun değil, gerçek hayatın ta kendisiydi. O kadar çok bağlanmıştım ki, arkadaşımın evinden her döndüğümde babama PS4 için yalvarıp dururdum: “Lütfen baba, çok iyi olacağım, derslerime çalışacağım!”
Babaannemin ve babamın sabrı ve sevgisiyle, sonunda bu hayalim gerçek oldu. Bir gün okuldan eve dönerken, mutfak masasında büyük bir paket vardı; Playstation kutusu. Çocuklar gibi sevindim, içini açtığımda ise hayatımda yeni bir kapı aralanmıştı. O gün, hayallerin gerçeğe dönüşebileceğine inanmıştım.
Fakat hayat bu kadar kolay değildi. Gerçek dünyada, oyundaki gibi her şey mükemmel değil. Bir gün arkadaşlarım bana, “Bu FIFA değil, taklit bu” diyerek gerçeği gösterdi. Ama o zamanlar umurumu bile fark etmez hale gelmişti çünkü futbol benim hayatımın anlamıydı. Ve bu yolculukta karşıma çıkan zorluklar, beni daha da güçlendirdi.
Benim futbol sevgim, ailemin tutkusuyla başladı. Babam, küçükken sol ayağımla şut çekmemi sağlamak için balonlar yerleştirirdi ve hep Fenerbahçe’yi anlatırdı. O, sadece bir Fenerbahçe taraftarı değil, aynı zamanda damarlarındaki kanın sarı-lacivert olduğunu her zaman vurgulardı. Derbide gol atınca, koltuktan fırlayıp tavandaki lambayı kırmışlığı bile var. 2010 yılında şampiyonluğu kaçırdığımızda ise sinirle bir kutuya tekme atıp ayağını incitmişti — adeta bir çizgi film karakteriydi.
Fenerbahçe ve onun aşkı, benim hayallerimin en büyük parçasıydı. İlk hayalim, tribünlerde maçı canlı izlemekti. 2014 yılında, takıma ceza verilmişti ve tribünler kapatılmıştı. Ama biz, kadınlar ve çocuklar tribüne alınmıştı. Ailemle birlikte, geceyi saatlerce yol yapıp İstanbul’a gidip bilet kuyruğuna girdik. İlk kez Şükrü Saracoğlu’nda olmak, sanki başka bir dünyaydı. O atmosferde, stadın büyüklüğü ve coşkusu karşısında büyülenmiştim. Herkes çocuktu, ama atmosferi sadece çocuklar da doldursa, yine de en güzel atmosfer olurdu.
Futbolun bir parçası olmadan önce, küçükken mahallede ve okulda çeşitli sporlar yapardım. Babam, beni Gençlerbirliği’nin akademisine yazdırmak istediğinde, ben de heyecanla kabul ettim. Ama maddi durumumuz nedeniyle, bu hayalimiz yarım kaldı. İşlerimiz kötüye giderken, dükkanlarımızı kapatmak zorunda kaldık. Ama her zaman şükrederek yaşadık çünkü sevgi ve aile bağlarımız bizim en büyük hazinemizdi. Bu zorluklar, beni daha çok çalışmaya ve hayallerime ulaşmak için savaşmaya itti.
Futbol hayatımda önemli bir dönüm noktası, 13 yaşında İstanbul’a taşınmam ve Fenerbahçe’nin genç takımlarında oynamaya başlamamdı. Bu yolculukta, arkadaşlarım ve antrenörlerim bana büyük destek verdi. Bir gün, babam bana, “Oğlum, dükkanları kapatıp, futbolla ilgilenmek istiyorsan, yapmalısın” dedi. Bu söz, benim için bir dönüm noktası oldu ve İstanbul’a gelerek hayallerimin peşinden gitmeye karar verdim.
İstanbul’a gittiğimde, hayallerimin ötesinde bir gerçeklikle karşılaştım. Yeni şehre alışmak, yeni arkadaşlar edinmek ve kendimi kanıtlamak zorundaydım. Ama yılmadım. Takımda kendimi kabul ettirmek için çalıştım, ve sonunda kaptanlık bile teklif edildi. 2014 yılında, sadece 9 yaşında iken, ilk kez tribüne çıkıp Fenerbahçe maçını izlemek, benim hayatımın en unutulmaz anlarından biri oldu. Bu deneyim, bana her zaman inanmamı ve pes etmemeyi öğütledi.
Futbolun yanı sıra, ailesiyle yaşadığı sağlık problemi de onun hayatını derinden etkiledi. Annemin kalp kapakçığı ameliyatı olması, onun ne kadar güçlü ve sevdiklerine bağlı olduğunu gösterdi. Bu olay, onun hayatta en değerli şeyin aile olduğunu anlamasını sağladı. Ve bu güçle, yeniden sahalara döndü, yeni hedefler belirledi.
Şu anda, 20 yaşında bir futbolcu olarak, en büyük hayalim Fenerbahçe’de 10 numarayı giymek ve kariyerimde büyük başarılar elde etmek. Ayrıca, Real Madrid’de oynamak ve orada da iz bırakmak istiyorum. Bu hedeflerimi gerçekleştirmek için çok çalışıyorum ve her zaman kendime inanıyorum.
Türk futbolunun yeni nesline yol göstermek, gençlere ilham olmak benim en büyük amacım. Ayrıca, her zaman ailesinin ve sevdiği insanların yanında olmak, bana güç veriyor. Çünkü biliyorum ki, hayatta en önemli şey sevgi, aile ve inançtır.
İşte bu hikâye, sizin de hayatınızda bir ilham kaynağı olabilir. Bir top alın, dışarı çıkın ve hayallerinizin peşinden koşun. Unutmayın, büyük denizde boğulmak değil, yüzmeyi öğrenmek ve hayallerinizi gerçekleştirmek en büyük zaferdir.
Sevgiyle, Arda Güler