Araf: Modern insanın bedenleri ve arınmanın bekleyişi arasındaki gerilimli yolculuk; kimlik, ruh ve toplumla yüzleşen düşündürücü bir ibret.

Modern insanın içsel sıkışmışlığına odaklanan bu yeni sergi, izleyiciyi kendi duraksamalarıyla yüzleşmeye davet ediyor. Monk.Uniq Art Gallery’de açılan bu sergide, tül katmanlarıyla örülü portreler ve insan bedeninin farklı boyutları üzerinden, “ne tam burada ne tam orada” halinin görünür kılındığı anlar öne çıkıyor. Durak’ın ilhamla dolu tasvirleri, Dante’nin Araf tasvirlerinden hareketle bugünün arayışını, aslında arınmayı bekleyen ruhlardan ibaret olmadığını hatırlatıyor.
Mesele değişememek Şu andaki kırılmanın kaynağı, yalnızca dijitalleşmenin yarattığı yüzleşmeyi engelleyen bir mesafe değildir; aynı zamanda ekonomik baskılar, yoğun çalışma koşulları ve bazen yoksulluk gibi toplumsal yükler de bu durumu besliyor. Sanatçı, insanları gerçeklik ile sanal arasındaki ince çizgide asılı kalmış olarak tasvir ederken, gösterilen hayatların gerçeklikle olan bağını sorguluyor. Sosyal medya üzerinden paylaşılan görünümün çoğu kez gerçek anları ıska düşürdüğünü ve bu durumun bireylerde mutsuzluk yaratığını vurguluyor.
Her iki dünyayı da etkileyen arayış Durak, serginin temel fikrini şu sözlerle özetliyor: modern “Araf”ımız, bireyin toplumsal ve psikolojik olarak dalgalanan konumunu yansıtıyor; sürekli bir arayış ve dönüşüm hâli içinde. Arınmanın bugün için mümkün olmadığını, bu yüzden yüzleşmenin ve içsel mücadelelerin zorunlu olduğunu ifade ediyor. Cennet ile cehennem arasındaki sınırları bu dünyada yaşadığımızı ve Dante’nin arayışını burada de Konuşturduğumuz şeklide gördüğümüzü dile getiriyor. Her iki Araf için de ortak tema, sonuca ulaşmadan önceki belirsizlik ve içsel çatışmaların deneyimlenmesi olarak öne çıkıyor.