Kültür, sinema ve sahnenin güncel seçkileriyle anlar ve anlatılar arasında bir yolculuk. Derinlikli inceleme, içten yorumlar.

Bu döneme damga vuran satırlarda, Ayfer Tunç’un yeni romanı Annemin Uyurgezer Geceleri ile edebiyat dünyasının derinliklerini keşfe çıkıyoruz. Kapaklarını taşıyan Milliyet Sanat’ın usta kalemiyle yapılan söyleşide, yazar kadın meselesinin sosyoekonomik sınıflardan bağımsız olarak ötekileştirilmesine dikkat çekiyor: kadının hayatında aldığı darbelerin tüm sınıflarda varlığı en net biçimde hissediliyor.
Ankara’yı mekân edinen romanlar, şiirler ve öyküler üzerinden şehrin ziyaretçilerinde ve sakinlerinde uyandırdığı duyguları izleyen Hakan Kaynar’ın Ankara’nın Duygusal Tarihi adlı çalışması da bu incelemenin odak noktalarından biri. Ayrıca bağımsız kariyer modellerini destekleyen abonelik temelli platform Substack üzerinde yazarların kendi kitlelerini oluşturarak gelire ulaşması konusuna da değiniliyor. Barbaros Altuğ’un Berlin-İstanbul hattında kimlik ve aidiyet kavramlarını sorguladığı Uzun Bir Kışın En Karanlık Gecesi ile 42. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın 13-21 Aralık günlerinde konuk edeceği konu başlıkları da yazı içinde öne çıkıyor.
Turist Ömer başlığıyla gelen bir başka bölümde, Sadri Alışık’ın doğumunun yüzüncü ve ölümünün otuzuncu yılı anısına sinema dünyasına dair bir tablo çiziliyor. Milliyet Sanat sinema bölümünde İstanbul’un hümanizminin beyazperdedeki ifadesi hatırlanıyor ve 2025’in merakla beklenen yerli filmlerinden Çağan Irmak’ın yönettiği Adile vizyona giriyor. Adile Naşit’i canlandıran Meltem Kaptan, onun dünyasını aktarmaya çalışırken, prömiyerini Venedik’te yapan The Voice of Hind Rajab/Hind Rajab’ın Sesi ise izleyiciyle duygular arasındaki sınırları tartışmaya açıyor.
Bir diğer önemli gelişmede James Cameron’ın Avatar evrenine dair yolculuğu üçüncü filmle sürüyor: Fire and Ash/Ateş ve Kül. Fransızca söylemlerde ilk başrol deneyimini yaşayan Jodie Foster’ın portresi Vie priveé/Özel Hayat başlığı altında ele alınıyor. Karsu geri döndü ifadesiyle sahne sanatları bölümüne hızlı bir giriş yapılıyor; Şükran Ovalı, Şenay Gürler, Şerif Erol, Kubilay Aka, Aslı İnandık ve Eray Karadeniz’in yer aldığı yeni oyun Fora ve İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahnelenen Flaman Kraliyet Tiyatrosu’nun Bovary yorumu feminist bir okuma ile karşımıza çıkıyor. Emma Bovary’nin hayalperestliği yerine 21. YY’ın sesine kulak veren bu yorum, bu bölümün önemli göstergelerinden biri oluyor.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin Carmen operası üzerine yapılan inceleme, Paribu Kurucu ve CEO’su Yasin Oral’ın Paribu Art mekânını ve çok disiplinli kültür ortamını anlatmasıyla zenginleşiyor. Müzik bölümünde uzun bir aranın ardından sahneye dönen Karsu’nun Tabula Rasa albümüyle yenilenen sahne performansı ve Billboard Top 40’da yıllardır süregelen tekli tekdüzeliğinin karşıtlığı üzerinden bir tartışma da mevcut. MTV ve Avrupa’daki yeni opera binalarının inşasına dair gelişmeler ile dijital platformların yükselişi, dinleyiciyi fotoğrafın felsefesi ve etiği üzerine düşündürmeye devam eden Mirat’ın Puslu Fotoğraf Atlası adlı podcast ile son buluyor.