Ankara 2026 NATO Zirvesi ve Türkiye’nin dış politika vizyonu: Vicdan ve yeni dengeyi mercek altına alıyor, stratejik hedefler ve bölgesel rol güçlü bir çerçeveyle.

Türkiye’nin dış politikası, değer odaklı ve ilkeli bir yaklaşımı benimseyerek, barış ve istikrarı önceleyen bir stratejiyle şekilleniyor. Bu politika, uluslararası hukuk ve çok taraflılığa bağlı kalarak, devletler arasındaki ilişkileri karşılıklı saygı temelinde kurmayı hedefliyor. İnsanlık için adalet duygusunu güçlü tutan bir bakış açısıyla bakarsak, dış politika sadece çıkarların değil, vicdanın da sesidir.
Güncel küresel gelişmeler, güç dengelerinin yeniden tanımlandığı bir dönemi işaret ediyor. Yeni bir uluslararası düzenin henüz yazılmadığı bu süreçte, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle “Dünya Beşten Büyüktür” ilkesini rehber edinmek, daha adil ve kapsayıcı bir düzene öncülük etmek amacıyla hareket etmek gerektiğini gösteriyor. Özellikle barışın tesisi için, diyalog ve uzlaşının merkezde olduğu bir yol benimsenmesi gerekiyor.
360 DERECELİ YAKLAŞIM Türkiye, küresel ihtilafların büyük çoğunluğunun yakın coğrafyada yaşandığı bir dönemde, geleneksel tehditlerin ötesinde asimetrik tehlikelere karşı da kapsayıcı bir güvenlik vizyonu geliştirmek zorunda. Bu kapsamda, güvenliği sadece askeri kapasiteyle sınırlı görmeyen ve ekonomik, siyasi yönden kendi kendine yetebilen bir yapı kurmayı hedefliyoruz.
NATO GÜNDEMİ VE ARAMALI ARABULUCU Yeni tehditler karşısında daha esnek ve yenilikçi çözümler aranmaktadır. Yakın gelecekteki zirvede, bu denli dinamik tehditlerle mücadele için gerekli araçlar ve stratejiler ele alınacak. Ayrıca, Türkiye’nin bölgede arabulucu rolü giderek daha görünür hale geliyor; barış odaklı, dengeli ve akılcı diplomasisiyle uluslararası arenada güvenin pekiştirilmesi amaçlanıyor.
AB İŞ BİRLİĞİ VE KÜRESEL DENGE Belirsizlikler içerisinde, Avrupa Birliği ile daha rasyonel bir ortaklık inşa etmek, güvenlik alanında da karşılıklı fayda sağlayacaktır. Türkiye, NATO’nun ikinci büyük askeri gücü olarak hem bölgesel hem de küresel güvenliğin güçlendirilmesine katkıda bulunuyor. Hedef, barış, adalet ve istikrar ekseninde ilerleyen bir yol bulmaktır.
Bu süreçte, Sami Kohen’in mirası da hatırlanıyor. Usta kalem, 70 yıllık gazetecilik ve dış politika deneyimini, Türk diplomasisinin sağlam temelleri üzerine kuran nitelikleriyle ifade ediyor. Kohen’in “Türk diplomasisinin başarısının sırrı ince ayar yapmasını bilmesinde” ifadesi, günümüz dış politikasının da rehberi olarak değerlendiriliyor. Saygı ve özlemle anılan Kohen’e dair düşünceler, dış politika haberciliğinde iz bırakan bir miras olarak görülüyor.