Akciğer Kanseri: Erken Tanı, risk faktörleri ve güncel tedavi yaklaşımlarıyla farkındalık ve bilinçli sağlık kararları için güvenilir bilgiler.

Akciğer kanseri, erkeklerde en sık görülen kanser türlerinden biri olmasının yanı sıra kadınlarda da meme ve kolorektal kanserlerinden sonra üçüncü sırada yer alıyor. Sigara, bu hastalığın önde gelen nedeni olarak gösteriliyor ve akciğer kanserinin yaklaşık %85’inin tütün ürünleriyle ilişkili olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, sigaranın bırakılmasıyla riskin önemli ölçüde düşme potansiyeli taşıdığını ifade ederken, pasif içiciliğin ve çevresel risk faktörlerinin de etken olduğuna dikkat çekiyorlar.
Erken dönemde bazı hastalarda belirti vermeyebilen akciğer kanserinin çoğu zaman ileri aşamada tespit edilmesi, tedavi başarısını da etkiliyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Faysal Dane, erken teşhisin olanaklı olması için özellikle yüksek riskli gruba dahil olan 50 yaş ve üzeri kişilere yılda düşük radyasyon dozlu bilgisayarlı tomografi çekilmesini öneriyor. Bu tarama, henüz belirti göstermeyen erken evre hastalıkların yakalanmasına yardımcı olabiliyor.
Risk gruplarındaki tarama önerisi Hekim Prof. Dr. Dane, tarama sayesinde erken evrede tespit edilen kanserlerin çoğu durumda ameliyatla tedilebileceğini belirtiyor. Ayrıca kadınlarda da sigara kullanımının artmasıyla akciğer kanseri olgularında artış görülüyor; bu durum, iki cinsiyet arasında önceki farkın giderek azaldığını gösteriyor. Sigara içimini bıraktıktan sonra riskin tamamen ortadan kalkmayabileceğini ifade eden uzmanlar, tamamen içmeyenlerle karşılaştırıldığında geçmiş içicilerin riskinin hala yüksek olduğunu vurguluyorlar.
Akciğer kanserinin temel riskleri Sigara dumanında bulunan birçok kimyasal madde kanserojen olarak kabul ediliyor ve akciğer dokusundaki genetik yapıyı bozarak kanser gelişimine yol açabiliyor. Duman maruziyeti, radon gazı, asbest ve hava kirliliği gibi diğer faktörler de riskleri artırabiliyor. Akciğer kanseri genellikle ileri evrede semptomlar gösterdiği için sıkça rastlantısal görüntüleme sonucunda fark ediliyor. Belirtiler arasında uzun süreli öksürük, kan tükürme, nefes darlığı, boyun veya göğüs ağrıları ile ses kısıklığı bulunabiliyor.
Teşhis konulduktan sonra tedavi seçenekleri arasında cerrahi müdahale, radyoterapi, kemoterapi, hedefe yönelik ilaçlar ve immünoterapi yer alıyor. Özellikle immünoterapi ve hedefe yönelik tedaviler son yıllarda erken evrelerde de uygulanabilir hale geldi ve tümör profiline göre kişiye özgü tedavi stratejileri geliştiriliyor. Ayrıca tümörden elde edilen örnek üzerinde yapılan genetik analizler, hangi ilacın hastada daha etkili olacağını belirlemede yol gösterici oluyor.
Geleceğe dönük umutlar Genel olarak akciğer kanseriyle mücadeledeki son yıllardaki gelişmeler, hastaların yaşam sürelerini uzatma ve yaşam kalitesini iyileştirme yönünde önemli adımlar sağlıyor. Erken tanı ve bireyselleştirilmiş tedavi yaklaşımları, hastaların tedaviye yanıtını güçlendiriyor ve tedaviye erişim olanaklarını genişletiyor.