Ahlat’ta buluşan eserler ve şehadetle yükselen birlik mesajını derinlemesine keşfedin; tarih ve vicdanı buluşturan etkileyici bir yolculuk.
Bu manevi iklimde Şehitlerimizin ruhunu anarken, Rabbime sonsuz hamdüsenalarımı sunuyorum. Programın hazırlanmasında emeği geçen Okçular Vakfı’nın her bir üyesine ayrı ayrı teşekkürlerimi iletiyorum. Ahlat’taki eserler bin yıllık mevcudiyetimizin en güçlü şahitleridir, dediğim gibi Bizi samimiyetle bağrına basan Ahlatlı kardeşlerime Bitlislilere yürekten teşekkür ediyorum.
Bugün alimlerin zahitlerin Evliya’nın yeşerip kök saldığı münbit topraklardayız. Yiğitler yurdu gaziler otağı ve şehitler diyarı olan Ahlat’ta, Ertuğrul Gazi’nin doğduğu ataşehrimizde bulunuyoruz. Hem kılıç hem kalemlerle Ahlat’ı vatan kılan ecdadımızı, Malazgirt’in ve Anadolu’nun fetih üssü yapan kahramanları rahmetle anıyorum; ruhları şad, mekanları cennet olsun. Her biri, bu topraklardaki bin yıllık mevcudiyetimizin en güçlü şahitleridir.
Bu eserlerin her biri milli ve manevi hasretlerimizin teessüm etmiş halleridir. Ahlat’ta sanat ve zanaat, hedef ve ahlakla süslenmiştir. Hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’in ayetleri yalnızca şahidelere hak edilmiştir; Resul-i Ekrem Efendimiz’in hadis-i şerifleriyle tenzih edilmiştir. Bu, yüksek bir seçenin dışa vurumudur; bir bilinç ve şahsiyetin iz düşümüdür.
Bir sanat gibi icra edilen cenkler, serazat Akıncı beylerden Anadolu’nun kahraman askerlerine uzanan bir köprü kurar. Bu toprakların harcını karan, vahdet, uhuvvet ve şehadetle Anadolu’yu ebedi yurdumuz yapan tüm şehitlerimize ve gazilerimize bir kez daha rahmet diliyor, ahde vefâları için teşekkür ediyorum. Karşımda gördüğüm tablo muhteşem; kardeşlik tablosu için sizlere canı gönülden teşekkür ediyorum.
Gençler, merhum bir şairin dizeleri Ahlat’ın tarih, kültür ve medeniyetimizde tuttuğu yeri berrak bir şekilde ifade ediyor: Ben, halim. Ben, atım, ben, mazım. Ben, Erzin Hatun, ben, Dede Maksut, ben, Abdurrahman Gazi’yim. Alparslan’ı Malazgirt’e ben yolladım. Ertuğrul’un, Osman Bey’in beşiğini ben salladım. Ben de güneş başka doğru. Benim yıldızlarım daha parlaktır. Benim göklerim, mavi mehtapım aktır. Beni hala tanıdınız mı? Ben Ahlat’ım.
Ahlat, Kızıl Elmalı’nun anahtarıdır. Türk milleti için Ahlat, Kızıl Elmalı’nın anahtarıdır; bu topraklar, bize kim olduğumuzu, nereden gelip nereye gittiğimizi anlatan bir iman köprüsüdür. Her metrekaresi şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış bir bağrın sancaklarını andırır; burada ecdadın konakladığı ve zamanın doğru okunduğu nokta, geçmişle geleceği birleştiren bir beldedir.
Malazgirt Zaferi’nden Çaldıran’a, Kurtuluş Savaşı’ndan 15 Temmuz’a kadar bu vatan için can veren tüm şehit ve gazilerimizi rahmetle ve şükranla anıyorum. Saflarımızı sıklaştıracak, kardeşliğimizi perçinleyeceğiz; gençlerimizin gücüyle, birlik ve beraberliğimizle güçlenen bir Türkiye için ilerleyeceğiz. Şunu özellikle ifade etmek isterim: içinde bulunduğumuz asır, Türkiye Yüzyılı’dır.
İçerde ve dışarda kararlı adımlarla ilerlerken terörsüz Türkiye hedefimize odaklanıyoruz. ARTIK SON DÜZLÜKTEYİZ; sabır ve gayretle bu düzlük de geçecek. Malazgirt Zaferi’nin 954. yıldönümü vesilesiyle birliğimizi, kardeşliğimizi ve dayanışmamızı yüceltecek olan bu yolculuk sürüyor. Bu vesileyle, Bitlis’e, Malazgirt’e ve Muş’a gösterdiğiniz samimi ev sahiplikleri için teşekkürlerimi iletiyorum. Sağ olun, var olun.