2026’da Türkiye’nin enerji atılımı: nükleer, madencilik ve yenilikçi tariff modelleriyle güvenli, sürdürülebilir ve ekonomik çözümler

Türkiye’nin enerji gündemi, 2026 yılında önemli bir dönüm noktasına doğru ilerliyor. Akkuyu’da ilk reaktörün devreye alınması için çalışmalar hız kazanırken, nükleer enerjinin yanı sıra Sinop ve Trakya’daki projeler için de görüşmeler sürüyor. 2026, elektrik üretiminin yanı sıra nükleer alanında da atılımların temellerinin atılacağı yıl olarak öngörülüyor.
Gelişmelerin merkezinde yapay zekâ, veri merkezleri ve elektrikli araçlar gibi alanların hızla büyüdüğü bir dönemde, Türkiye’nin enerji arzının yüksek yerlileştirme hedefi doğrultusunda nükleer enerji kritik bir rol üstlenecek. Yetkililer, Akkuyu’nun birinci reaktörünün devreye alınmasının 2026 için en öncelikli hedef olduğunu belirtiyor. Böylece 70 yıllık nükleer serüvenin sonunda Türkiye, kendi elektrik ihtiyacını nükleer kaynaktan karşılamaya yaklaşacak.
Yerlileştirme ve uluslararası iş birlikleri konusu da vurgulanıyor. Sinop ve Trakya projelerinin hayata geçmesi için çeşitli ülkelerle görüşmeler sürüyor ve en rekabetçi teklif ile yüksek yerlileştirme payı hedefleniyor. Ayrıca yerli sanayicilerin bu süreçte aktif rol alması büyük önem taşıyor.
Milli madenler ve yerli üretim alanında ise Eti Maden, altın ve kritik minerallerde hızlı adımlarla ilerliyor. Nijer’de yürütülen altın madeni projesiyle 2026’da üretime geçilmesi planlanıyor; bu süreçte Pakistan, Özbekistan ve Afganistan gibi bölgelerdeki faaliyetler de artırılarak milli madencilik kapasitesi güçlendirilecek. Nadir toprak elementlerinde yapılan çalışmalar, yüzde 92-93 saflık hedefiyle endüstriyel tesise dönüşmeyi amaçlıyor ve 2026’da temel atma hedefi belirtiliyor. Bu madenlerin tamamen milli menfaatler doğrultusunda değerlendirilmesi ve Çin ile Avustralya arasındaki iş birliklerinin daimi ve dengeli olması planlanıyor.
Diyarbakır kaya petrolüyle yeni bir sayfa açılması hedefleniyor. 2026’da fracking yöntemiyle üretime odaklanmak üzere Amerikalı ortaklarla yapılan çalışmalar, 7 bin 200 kilometrekarelik bir sahada potansiyel belirleyen geniş bir platform sunuyor. Planlanan yatay sondaj ve çatlatma çalışmaları sonucunda günlük üretimin 250 bin varil seviyesine çıkması öngörülüyor; Trakya’da da benzer bir yaklaşım kaya gazı arama hedefleriyle değerlendiriliyor.
Enerji desteği ve yeni tarife yaklaşımı ile bütçe verimliliğini artırmaya yönelik adımlar da dikkat çekiyor. 2026’da desteklerin gerçekten ihtiyaç sahibi kesimlere ulaşması için yeni bir model hayata geçiriliyor. Son Kaynak Tedarik Tüketim Tarifesi üzerinden yıllık 4000 kilovatsaatlik bir limit belirlenmiş durumda; bu limiti aşan tüketim, destek grubundan çıkarılacak. Yaklaşık olarak aylık 330 kilovatsaate kadar olan tüketim limitlerinde maliyetler reel rakamlara yaklaşacak. Doğal gaz konusunda da benzer bir uygulamanın 2026’da hayata geçirilmesi hedefleniyor; il bazlı ortalamalar dikkate alınarak şehirler arasında farklar oluşturulacak. Amaç, bütçeyi etkin kullanmak ve tüketimi makul düzeye getirmek; destek alan vatandaşları ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kriterleri doğrultusunda korumak.