17 Ağustos’un acısı sürüyor: Nail Erdinç, 26 yıldır enkaz altındaki oğlunu anıyor; yaşam, kayıp ve umutla devam ediyor.
3 Ağustos 1999 gecesi saat 03.02’de meydana gelen Marmara Depremi, Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce başta olmak üzere birçok ilde büyük yıkıma yol açtı. Bu felaketin acısı, hayatını kaybedenlerin yakınlarında bugün hâlâ tazeliğini koruyor.
ARADAN GEÇEN YILLAR DEPREMDE YİTİRDİĞİ OĞLUNA ÖZLEMİNİ ARTIRIYOR Bolu’nun Düzce Merkez’e bağlı Köprübaşı Ömerfendi köyünde seyyar dondurmacılıkla uğraşan 64 yaşındaki Nail Erdinç, deprem gecesi eşi ve üç çocuğuyla birlikte 4 katlı müstakil apartmanda yaşadığı evi enkaz altında buldu. Dükkanını da kapsayan bina, depremde tamamen yerle bir oldu. Enkaz altında kalan ailenin büyük oğlu Ramazan’ın 16 yaşında olduğunu ve kardeşleriyle birlikte ağır yaralandıklarını öğrendi.
“BEN CANIMI DEĞİL CANANIMI, EŞİMİ VE ÇOCUKLARIMI DÜŞÜNDÜM” Erdinç, deprem anında binanın 3. katında yaşadıkları eve yalnızca kendisiyle birlikte eşi ve çocuklarının olmadığını belirtti. O gece hava şartlarının aşırı sıcak olduğunu ve evdeki camların kapılarının açık olduğunu anlatan Erdinç, şunları söyledi: “Gece saat 03.00 sularında küçük oğlumun ağlamasıyla uyandık. Birkaç saniyelik gürültüyle her şey yerle bir oldu. Enkazın içindeyiz, çıkarmaya çalışıyorlar ama zamanla yarışılıyor. Hastaneye götürüldük; fakat yavrularımız nerede diye düşünüyorduk. Ben canımı değil, cananımı, eşimi ve çocuklarımı düşündüm.”
“OĞLUMUN YATTĞI MEZARLIK EVİMİZİN KARŞISINDA” Depremde büyük oğlunu kaybetmenin verdiği sarsıntıyı dile getiren Erdinç, halen uğrak yerine bakarken geçmişiyle yüzleştiğini ifade etti. “Evimiz, 4 arabamız ve imalathanemiz de dahil her şeyimizi kaybettik. Ancak en çok acımız, oğlumu yitirmemdi. Oğlumun mezarlık evimizin karşısında olması, özlemimi her geçen gün artırıyor.” dedi. Zamanın acıyı hafifletmediğini, akranlarının çocuklarıyla yaşamlarını karşılaştırırken içinin yandığını söyleyen Erdinç, yaşadığı imtihanı şöyle özetledi: “Allah kullarını imtihana sokar; biz de malımızdan ve canımızdan fedakârlıkla karşı karşıya kaldık. Bu imtihanda yalnız değiliz; inşallah Allah şefaatinden bizi mahrum eylemesin.”