Yunanistan’ın Pontus iddialarına tarihi gerçeklerle sert tepki ve detaylı analiz. Gerçekleri öğrenmek için hemen okuyun.
Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Yunan makamlarının 19 Mayıs 1919 tarihini bahane ederek ortaya attığı ve gerçekle hiçbir şekilde bağdaşmayan “Pontus” iddialarının yıl dönümünü kullanarak yaptığı açıklamalar şiddetle kınanmıştır. Bu açıklamalar, tarihsel gerçeklerden uzak, tamamen uydurma ve hezeyan dolu ifadelerdir.
Türkiye’nin ulusal bağımsızlık mücadelesinin simgesi olan 19 Mayıs 1919 tarihinde Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde başlatılan Kurtuluş Savaşı, Türk milletinin azim ve kararlılığıyla zaferle sonuçlanmış ve bağımsızlığımızı kazanmıştır. Yunan makamlarının bu tarihi olayları karalamaya yönelik girişimleri, milletimizin birlik ve beraberliğine zarar vermeyi amaçlamaktadır.
Yunan ordusu, dönemin emperyalist güçlerinden aldığı destekle Anadolu topraklarını işgal etmiş ve burada sayısız mezalim ve insanlık suçlarına imza atmıştır. Bu gerçekler, uluslararası tahkikat raporlarında ve Lozan Barış Antlaşması’nın 59. maddesinde açıkça kayıt altına alınmıştır. Yunanistan, savaş hukuku kurallarını ihlal ederek yaptığı tazminatlar ve suçlar nedeniyle hukuk önünde sorumludur.
19. yüzyılın sonlarında Yunanistan’ın emelleri doğrultusunda ortaya çıkan “Pontusçuluk” akımı, Türk milletinin kararlı direnişiyle durdurulmuş ve bu hayali projeler sona erdirilmiştir. Ayrıca, 1821 yılında Tripoliçe Katliamı gibi acı olaylar, Türk ve diğer Müslüman halklara karşı gerçekleştirilen vahşet ve katliamların sadece birkaç örneğidir. Bu trajik olaylar, milletimizin hafızasında derin izler bırakmıştır.
Tarih boyunca yaşanan bu acı olaylar ve savaş suçları, milletimizin hafızasında önemli yer tutmakta olup, bu olayların siyasi araçlar haline getirilerek, ilişkilerimize zarar vermek isteyen girişimlere karşı durmamız kaçınılmazdır. Türkiye ve Yunanistan arasında son yıllarda olumlu bir ilerleme kaydedilen ilişkilerin, geçmişteki husumet ve yanlış bilgilendirmelerle zedelenmesine izin verilmemelidir.
Bu bağlamda, Yunan makamlarının, tarihi gerçekleri çarpıtarak ve milletlerarası kamuoyunu yanlış yönlendirmeye yönelik açıklamalarından vazgeçmeleri çağrısında bulunuyoruz. Milletlerarası barış ve dostluk ortamını güçlendirmek, ortak tarih bilincini sağlıklı bir zemine oturtmak, en büyük önceliğimizdir.