Yargıtay kararlarıyla nafaka uygulamasındaki son gelişmeler, değerlendirmeler ve güncel bilgiler hakkında detaylı ve güvenilir içerik. Hukuki bilinçlenin.
İlgili dava sürecinde, taraflar arasında anlaşmalı boşanma ve nafaka konuları önemli bir yer tutmaktadır. Dilekçelerde, mahkemeye sunulan anlaşma protokolü ve tarafların ekonomik durumlarına göre farklı kararlar ortaya çıkmıştır. Bu makalede, söz konusu davanın detayları, mahkeme kararları ve Yargıtay’ın değerlendirmeleri ayrıntılı şekilde ele alınacaktır.
Davacı vekili, müvekkili tarafından yapılan anlaşmada, davalıya aylık 1500 dolar yoksulluk nafakası ödenmesine karar verildiğini, ancak zaman içerisinde ekonomik durumlarının kötüleşmesi nedeniyle bu miktarın kaldırılmasını veya en azından 850 liraya indirilmesini talep etmiştir. Buna karşılık, davalı vekili ise, müvekkilinin ekonomik açıdan yüksek gelirleri olduğunu, ortak şirketlerdeki hisseleri ve emekli maaşlarıyla maddi durumunun iyi olduğunu savunmuş, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme, yapılan tüm incelemeler sonucu, davanın kısmen kabulüne karar vererek, davalı lehine 1000 dolar nafaka hükmedilmesine karar vermiştir. Ayrıca, 22.12.2021 tarihli ek kararında, nafaka ile ilgili tutar üzerinden vekâlet ücretine hükmedilmeyeceği kararlaştırılmıştır. Bu karara karşı taraflar istinaf başvurusu yapmışlardır.
Bölge Adliye Mahkemesi, dava tarihi itibariyle tarafların ekonomik durumlarını detaylı şekilde incelemiş ve 2003 yılında hükmedilen 1500 dolar nafakanın, güncel ekonomik göstergeler ve döviz kurlarındaki artışlar dikkate alınarak 2500 TL’ye uyarlanması gerektiğine hükmetmiştir. Mahkeme, özellikle döviz kurundaki artış ve enflasyon nedeniyle, döviz üzerinden belirlenen nafakanın Türk lirası karşılığının yeniden belirlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
Ancak, Bölge Mahkemesi kararını yetersiz bulan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2500 TL tutarındaki nafakanın uygun olmadığı kanaatine varmış ve kararını bozmuştur. Bozma gerekçesinde, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının, özellikle davadan sonra önemli ölçüde geliştiği ve gelir seviyelerinin arttığı belirtilmiştir. Ayrıca, davacının yüksek gelirleri ve müteahhitlik şirketlerindeki hisseleri göz önüne alınarak, nafakaların yeniden uyarlanması gerektiği vurgulanmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, tarafların döviz cinsinden ödemeyi taahhüt ettikleri nafakanın, uzun yıllar sonra, ekonomik ve sosyal durumlar göz önüne alınarak yeniden uyarlanması gerektiği görüşünde birleşmiştir. Kurul, özellikle 18 yıl boyunca değişen ekonomik koşullar ve dövizdeki önemli artışlar nedeniyle, nafakanın Türk lirası karşılığının uygun şekilde belirlenmesi gerektiğine karar vermiştir. Bu karar, tarafların menfaat dengesini gözeterek, adil ve sürdürülebilir bir nafaka düzenlemesi yapılmasını amaçlamaktadır.