Yargıtay kararlarıyla netleşen hor kullanım tazminatı ve kiralık ekipmanlarda zararların doğru değerlendirilmesi.
Fabrika ve makinelerin kiralanmasıyla ilgili uyuşmazlıklarda önemli bir emsal oluşturan karar, tahliye tarihinin kesinleşmesi ve zarar hesaplarının her kalem için ayrı ele alınması gerektiğini vurguluyor. Kiracılar ile mal sahipleri arasındaki hor kullanma tazminatı sorununda bu karar, yüksek meblağlara ulaşabilen zararların nasıl belirleneceğini netleştiriyor.
Yargıtay, kira sözleşmelerinde ortaya çıkan zararları belirlerken belirli kriterlere uyulması gerektiğini belirtirken, tahliye tarihinin netleşmesi, hor kullanım ile olağan kullanımın ayrıştırılması ve fiili kullanım süresiyle orantılı yıpranma payının düşülmesi gibi unsurları esas alıyor. Bu yaklaşım, bilirkişi raporlarının ekonomik kayıpları tarafsız bir biçimde ortaya koymasını hedefliyor.
İlgili karar, yerel mahkemenin dava yönünden reddetmesini düzeltmeye yönelerek, esasa ilişkin karar verilmesi gerektiğini işaret eder. Böylece ileride benzer davalarda usul hatalarından kaynaklanan ret kararlarının önüne geçilmesi ve ekonomik kayıpların daha hızlı telafi edilmesi hedefleniyor.
Kararın yalnızca konut değil, işyeri, fabrika ve makine kiralamalarında da anlamlı etkileri bulunuyor. Uzmanlar, bu kararın sözleşmelerin hazırlanmasında daha dikkatli olunmasını, kiracılar için ise olağan kullanımın ötesine geçen zararların tazminat sorumluluğunu doğurabileceğini ifade ediyorlar.
Öne Çıkan İlkelere Dair Özet Avukat Hasan Can, kiracının özen yükümlülüğüne sahip olduğunu ve bu yükümlülüğün normal kullanım süresince meydana gelen eskime ve yıpranmayı otomatik olarak kiracıya mal etmediğini belirtiyor. Ancak kullanma amacı dışındaki kullanımlar veya olağan dışı zararlar halinde hor kullanma tazminatının gündeme gelebileceğini vurguluyor. Örneğin, 14 yıl kiralanan bir mülkte %17’lik yıpranma payı aşan zararlar hor kullanıma bağlı tazminata tabi sayılıyor.