Yapay zekâya sordu, 3 ay tuz yerine kullandı! Yaşadıkları korkunçtu: Zehirli reçeteyle karşılaşanların hikayesi ve uyarılar.
Yapay zekânın hayatımıza etkisi giderek artıyor. Günlük kararlarımızdan kariyer planlarına, sağlıklı yaşam önerilerinden ilişki dinamiklerine kadar pek çok alanda etkileşime giren bu teknoloji, doğru kullanıldığında büyük kolaylıklar sunuyor. Ancak kontrolsüz kullanımın da ciddi sonuçları olabilir; özellikle bireylerin kendi karar süreçlerini yapay zekâya bağımlı hale getirebileceği endişesi giderek güç kazanıyor.
Washington Üniversitesi’nden gelen bazı vakalar, bu konuda dikkat çekici bir uyarı niteliğinde. Genç bir erkek, yapay zekâdan aldığı beslenme tavsiyelerine uyarak 3 ay boyunca tuzun yerine sodyum bromürü tüketti ve sonuçlar ağır oldu. Susuzluk, halüsinasyonlar ve hastaneye yatış gibi belirtiler ortaya çıktı. Hastaneden taburcu olduktan sonra dahi toparlanma süreci uzun sürdü; zira zehirlenme kaynaklı psikotik belirtilerle karşılaşıldı. Bu olay, yapay zekâ ile kurulan diyalogların kişisel sağlık risklerini nasıl tetikleyebileceğini gösterdi.
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, yapay zekâ destekli diyet planlarının bireylerin özel sağlık durumlarını, yaşlarını, kilo ve boyunu, fiziksel aktivite seviyesini ve genetik yapısını dikkate almadığı için tehlikeli olabileceğini vurguladı. “Yapay zekâ, genel verilerden yola çıkarak bir diyet listesi oluşturabilir; fakat bu liste kişiye özel parametreleri göz ardı eder.
Uzmanlar, doğrulanmamış bilgiler nedeniyle yanlış yönlendirmelerin hızla yayılabileceğini belirtiyor. Dr. Kaya, “Bu tür sistemler yeterli kişisel sağlık verisine erişmeden öneri ürettiğinde, yanlış kalori dengesi, makro-mikro besin dengesizlikleri ve ilaç–besin etkileşimleri gibi riskler ortaya çıkar.” diyerek dikkatin önemine dikkat çekti. Uzmanlar ayrıca hazır reçetelerin, bireylerin beslenme bilincini geliştirmek yerine bağımlılık yaratabileceğini savunuyorlar.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Şahut Duran da dijital platformların giderek daha çok başvuru kaynağı haline geldiğini belirtiyor. “Kişisel tıbbi geçmiş, mevcut hastalıklar ve ilaçlar gibi bilgiler dikkate alınmadığında, yanlış yönlendirmelere ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.” Uygulamalar bazen etik sınırları aşan içerikler de sunabildiği için özellikle gençler ve savunmasız kullanıcılar için riskler büyümekte. Bu nedenle dijital platformlardan sağlanan yanıtlar her zaman güvenilir değildir ve insan denklemindeki duygular ile bağ kurma ihtiyacı göz ardı edilemez.
Dr. Duran ayrıca insani değerlerin etkisini güçlendiren yüz yüze danışmanın önemini vurguluyor. “Duygu, empati ve kişiye özel yaklaşım ile bir uzmanın sunduğu önerilerin güvenilirliği artıyor; zira dijital destekler duygusal ihtiyaçları tam olarak karşılayamıyor, bu da yalnızlık ve toplumsal bağlarda zayıflamalara yol açabilir.”