Oysa
bir insanın değeri,
işine yaradığında değil,
işine yaramadığında da yanında
kalabilmesindedir.
Yağmur bitince şemsiye yük olur insana…
Tıpkı menfaati bitince muhabbeti kesen insanlar gibi.
Bu cümleyi bugün bir dostu ebediyete uğurlarken düşündüm.
Bir ömür boyunca aynı sofraya oturduğumuz,
aynı hayali paylaştığımız,
aynı duayı ettiğimiz insanları hatırladım.
Bazıları hâlâ yanımızda…
Bazıları ise, yağmur diner dinmez çekip gittiler.
İnsan ilişkileri artık çok hızlı, çok yüzeysel.
Menfaatin bittiği yerde sadakat bitiyor.
Bir çıkar kalmadığında dostluk da buharlaşıyor.
Oysa bir insanın değeri, işine yaradığında değil,
işine yaramadığında da yanında kalabilmesindedir.
Toplum olarak bizler, dostluğu da alışverişe çevirdik.
“Ben sana yaptım, sen de bana yap.”
“Ben seni övdüm, sen de beni öv.”
Bu anlayış, dostluk değil; çıkar ortaklığıdır.
Gerçek dost, işine yaramadığı hâlde seni arayandır.
Menfaatin bittiğinde bile seni savunandır.
Ve unutmamalı; insanın kıymeti, menfaatiyle değil vefasıyla ölçülür.
Bugün bir dostu toprağa verdik,
Ama aslında toprağa giden sadece bir insan değil…
Bir dönemin vefası, bir neslin samimiyeti de yavaş yavaş gidiyor.
Modern dünya, insana her şeyi öğretti;
ama sadakati, vefayı, hatır bilmeyi unutturdu.
Yağmurun bitmesini beklemeyelim reis…
Dostlarımızın ıslandığı günlerde şemsiyemizi paylaşalım.
Çünkü bir gün o yağmur yine yağacak,
Ve o gün belki de sığınacağımız bir tek vefalı dost kalacak.