Uluova-Yeşilyurt Fay Zonu’nu paleosismolojiyle keşfe çıkın; eski deprem izlerini sürün, fay zonunun geçmişini ve geleceğini inceleyin.
Fırat Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Fakültesi yürütücülüğünde TÜBİTAK destekli bir çalışma çerçevesinde, Uluova-Yeşilyurt Fay Zonu’nda geçmiş depremlerin izlerinin sürülmesi için bir ekip kuruldu. Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir ile Jeoloji Mühendisliği’nden Doç. Dr. Mustafa Softa, ayrıca FÜ’den Prof. Dr. Ercan Aksoy ve 19 Mayıs Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Serkan Gürgöze’nin katılımıyla yaklaşık 200 kilometre uzunluğundaki fay zonunda çalışma başlatıldı.
Kırsalda Gedikyolu köyü yakınlarında fay zonu üzerinden 3-4 metre derinlikte, 30-32 metre uzunluğunda iki hendek açılarak, duvarlarda geçmiş deprem izleri üzerinde inceleme yapılıyor. Numune toplama işlemleriyle jeolojik katmanlardaki değişimler kaydediliyor ve laboratuvarda radyokarbon ile OSL yöntemleriyle tarihlendirme yapılarak fayın büyük deprem üretme periyodu ortaya konmaya çalışılıyor.
“BU FAYIN GELECEKTE NE YAPACAĞI ÇOK ÖNEMLİ” ifadesiyle değerlendiren Sözbilir, Kahramanmaraş merkezli 2023 depremlerinin ardından fayların paleosismoloji çerçevesinde incelenmesinin ülke genelinde deprem tehlikesinin anlaşılmasına katkı sunduğunu belirtiyor. Hedef, iller arasındaki deprem tehlikesi farkını ortaya koymak ve bu verileri deprem master planlarına entegre etmek olarak özetleniyor.
Doğu Anadolu Fay Zonu’nun yan kollarından biri olan Uluova-Yeşilyurt Fayı’nda, 2020 Elazığ depremi ve 2023 depremlerinin tetiklediği stres birikiminin bu kol üzerinde hangi riski doğurduğunu saptamak amaçlanıyor. Sözbilir, 6 Şubat 2023’teki depremlerin farklı fay parçalarını kırdığını belirterek, en yakın kırıklar arasında bu kolun bulunduğunu vurguluyor. “Bu depremlerde Doğu Anadolu Fayı’nın farklı parçaları kırıldı ve en yakın faylardan biri Uluova-Yeşilyurt Fay Zonu oldu; dolayısıyla gelecekte ne yapacağı hayli önemli” diye ekliyor.
Sözbilir, şu sözlerle devam ediyor: “Bu fay üzerinde başlangıçta 6 hendek planlanmıştı; şu ana kadar ikisi açıldı ve bu fayın en az üç kez yıkıcı deprem ürettiğini saptadık. Şimdi hendeklerden aldığımız örneklerle geçmiş depremlerin zamanlarını belirleyeceğiz; bu veriler fayın ne kadar sürede bir deprem ürettiğini, son depremin ne zaman gerçekleştiğini ve gelecekte ne zaman deprem beklenebileceğini işaret edecek.”
“BU KOL ÜZERİNDE RİSK YÜKSELDİĞİ İÇİN BU FAYI ANLAMAYA ÇALIŞIYORUZ” mesajını veren Prof. Dr. Ercan Aksoy ise, 17 Şubat 2023’te Yolüstü köyü merkezli 4,6 büyüklüğündeki depremin ardından Keban Barajı Gölü çevresinde sıvılaşma belirtilerinin gözlendiğini dile getiriyor. Aksoy, Doğu Anadolu Fayı’nın birden çok kollu olduğuna ve Uluova-Yeşilyurt Kolunun bu bölgedeki riskleri artırdığını öne sürüyor. “2020 Elazığ depremi ana kırığın hemen güneyinde yer alıyordu; bu nedenle bu kolun analiz edilmesi büyük önem taşıyor. 2020 ve 2023 depremleri bu kol üzerinde stres yükledi mi, bugün ne kadar süreyle deprem üretebilir gibi sorular üzerine çalışıyoruz.”
Proje yürütücüsü Dr. Serap Çolak Erol ise yaklaşık yarım yıl süren çalışmada hendek duvarlarındaki jeolojik katman farklarını inceleyerek geçmişteki büyük üç depremin izlerini tespit ettiklerini belirtti. Gelecekte radyokarbon ve OSL analizleriyle elde edilecek bulguların fayın deprem üretme periyodunu netleştireceğini ve fayın geçmişi ile geleceğine ışık tutacağını ifade etti.