Türkiye’nin savunma sanayisindeki yükselişi Yunanistan için endişeleri artırıyor; güçlenen kapasite ve teknolojik gelişmelerin etkileri.
Türkiye’nin güçlenen savunma sanayisi, Yunanistan için sadece askeri bir tehdit değil, diplomatik alanda da yeni dinamikler ortaya çıkarıyor. Haberde, Türkiye’nin bu alandaki yeteneklerini Avrupalı güçlerle kurduğu ilişkileri güçlendirmek için kullandığı ve bunun Ankara’ya küresel arenada daha fazla hareket kabiliyeti verdiği belirtiliyor.
YUNANİSTAN, CEPHANE KONUSUNDA DAHİ KENDİNE YETMEKTEN UZAK VE SAVUNMASIZ DURUMDA şeklinde vurgu yapan analiz, Atina’nın savunma sanayisini canlandırma çabalarının uzun vadede beklenen etkiyi yaratmadığına işaret ediyor. Haberde, Türkiye’nin bağımsız bir savunma sanayisine sahip olması, Ankara’yı silah ithalatına bağımlı olmaktan kurtardığı ve bunun NATO müttefiklerinin muhtemel silah ambargolarına karşı dayanıklılık kazandırdığı ifade ediliyor. Buna karşılık Yunanistan, cephane konusunda bile kendi kendine yetememe sorunuyla karşı karşıya kalıyor.
BAYKAR’IN GELİŞTİRDİĞİ İHA’LAR İÇİN DİKKAT ÇEKEN VURGU başlığıyla vurgulanan bölümde, Atina için asıl endişe kaynağı Türkiye’nin savunma sanayisini Avrupalı güçlerle ilişkilerini güçlendirmek için kullanması olarak öne çıkıyor. Haberde, İspanya ve İtalya’nın Ankara ile kapsamlı savunma ortaklıklarını sürdürdüğü ve diğer bazı Avrupa ülkelerinin de benzer bir yola yönelmesinin muhtemel olduğu dile getiriliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın yönettiği Baykar tarafından geliştirilen insansız hava araçları (İHA) dahil Türk savunma ürünlerinin, küresel jeopolitik gerilimler sırasında Avrupa partnerler için çekici bir alternatif sunduğu ifade ediliyor. Yunan diplomatlar, Brüksel ve diğer başkentlerde bu durumla sık sık karşı karşıya kalıyorlar.
İTİRAF GİBİ SÖZLER: YUNANİSTAN, TÜRKİYE’NİN GERİSİNDE KALDI başlıklı bölümde ise bazı umut verici gelişmelere rağmen Yunanistan’ın Türkiye’nin gerisinde kaldığı belirtiliyor. Haberde, Türk savunma sanayinin bugün hem diplomatik araç olarak kullanıldığı hem de Avrupa savunma şirketleri için rekabetçi bir ortak konumunda olduğu dile getiriliyor. Atina için ise yerli kabiliyetleri yeniden inşa etmek, bölgede süregelen gerilimler ışığında acil bir öncelik olarak öne çıkıyor.